|
|
|
|
|
|
Kusurlarımla, çizgilerimle görünmek istiyorum
Ajda Pekkan, kendi içinde müthiş bir yolculuğa çıkmış. Fazlalıklarından kurtulmuş, hafiflemiş. Belli ki şimdi kendini daha çok seviyor, kendine daha çok özen gösteriyor İşte, yıllardır estetikleriyle konuştuğumuz 'en güzel' kadından şaşırtan itiraf: Artık kusurlarımla çizgilerimle görünmek istiyorum. Neysem o çıksın fotoğraflarda. İçimdeki 'ben' çıksın '.
Ajda Pekkan, üç yıl önce, İstanbul'daki muhteşem evini bırakıp, bir köye yerleşti... Abartmıyorum... Polonezköy yolunu geçtikten sonra bir küçük kapıdan giriyorsunuz onun o gizli-saklı dünyasının içine... Ve içeri girdiğiniz andan itibaren de nerede olduğunuzu unutuyorsunuz... Belki de böyle bir yolculuk herkes için gerekli. Neden mi? Kalabalıklar içinde duyamadığınız kendi sesinizi duymanız için, göremediklerinizi görebilmeniz için. Polonezköy'deki evde geçirdiğim saatlerde, uzun süredir tanıdığım Ajda Pekkan'ı bir başka gördüm. Fazlalıklardan kurtulmuş, sakinleşmiş, hafiflemiş. En önemlisi kendisiyle buluşmuş... Gününün büyük bölümü, salonun hemen önünde başlayıp, uzayıp giden bahçede geçiyor... Kedileri (11 tane) ayağının altında dolaşıyor... Kuş sesleri ile uzaklarda havlayan köpeklerin sesleri birbirine karışıyor... "Ben sizi kaçıyorsunuz sanmıştım ama yanılmışım. Siz buraya, kendinize gelmişsiniz" diyorum... Gülüyor kahkahalarla... "Neler yaşadığımı ne güzel anladın" diyor... Sonra uzun uzun konuşuyoruz... Ve beni en çok şaşırtan sözü söylüyor: "Artık kusurlarımla, çizgilerimle görüneyim istiyorum. Neysem o çıksın fotoğraflarda. İçimdeki 'ben' çıksın istiyorum. Her şeyimle..." Bunu söylediği anda, bizimle birlikte oturan yönetmen Ayşe Ersayın ile göz göze geliyoruz. "Nasıl yani?" diyorum... "Öyle işte" diyor, Aynen söylediğim gibi..." Yıllardır estetikleriyle konuştuğumuz, en güzel-en model kadının bu itirafı beni şaşırtıyor. Ve öğle uykusundan birkaç saat önce kalkmış Ajda Pekkan'ın en doğal halini fotoğraflamaya başlıyorum küçücük makinemle... Reddedilmeyeceğimi biliyorum, kendini saklamayacağını da... Ve çektiğim fotoğrafları gördükçe, kendi en yalın halini gördükçe "Ne güzel" diyor... İşte, ruh dinginliğinde kendini bulmuş Ajda'nın en Ajda hali...
* DOĞRU ZAMANDA KAÇTIM "Öyle kalabalıklar içinde yaşadım ki... Mecburdum. Kaçmak da mümkün değildi. Daha önceleri kaçmış olsaydım, yanlış olabilirdi. O zaman unutulurdum belki. Ama şimdi, zamanlama çok güzel oldu."
* ANNEM BU HALİMİ GÖREMEDİ "Yıllarca öyle savaşlar içinde yaşadım ki.. Beraber olduğum arkadaşlarımı bir yana bırakın, annem bile beni anlamıyordu. Ben de onu anlayamıyordum. Onun için vicdanımın bir tarafı o kadar üzgün ki... Çünkü bugünkü anlayışlı ve sakin halimi ona gösteremedim."
* TERAPİLERİN FAYDASI OLMADI "Benim bir psikoterapiste gitmek yerine böyle bir ruh dinginliğine ihtiyacım olduğunu gördüm. Ayrıca kendi sorunlarımı en iyi kendim biliyorum. Bir iki defa denedim, terapiye gittim. Baktım ki, kendi iç sesimi tekrar ediyorum orada. Sonunda olayları kendi sesimle kendi beynimde çözdüğümü fark ettim. Çünkü karşımdaki kişi beni saygı ve sessizlik içinde dinliyor, üzülmemem gerektiğini söylüyordu. Sonunda olayı kendi beynimde çözdüm."
* REYTİNG VE TİRAJ KAYGIM YOK "Herkes albümümü bekliyor. İkiüç şarkıya daha ihtiyacım var. Yaza yetişmesi gerekiyordu ama içime sinmediği için durdurttum. Albüm yaza yetişsin, şarkılarım her yerde çalsın diye bir kaygım olmadı. Bizim tiraj ya da reyting gibi kaygılarımız olmamalı. Bizler- Türkiye'de birkaç sanatçıyız zaten belli ölçüleri olan insanlarız. Bizim albümümüzü alacak insanlar bir şarkılık bir yaz albümü almayacaklar ki..."
* BAKTIM Kİ TREN 'DÜT DÜT' GİDİYOR, BEN İNDİM... Son yıllarda yaptığım albümler; Best Of'tu, Diva'ydı... Hepsi sermayedendi... O zamanlar öyle bir nostalji treni vardı. Ama sonra baktım ki, trene ben de binmişim, gidiyorum. Baktım ki tren 'düt düt' gidiyor, bizim şarkılar da gidiyor... Zaten o şarkıları, sağolsunlar bütün sanatçılar bütün programlarda okudular. Ben de kendimi daha fazla tekrar etmemek için bu işe bir dur demenin zamanı geldiğini söyledim kendime. Durdum. Durduğun zaman daha çok panikliyorsun. 'Nasıl bir şarkı bulmalıyım ki, tıpkı eski şarkılar gibi 30 yıl-40 yıl yaşasın' diyorsun. Bu yüzden yeni şarkılara çok dikkat etmem lazım. Hem benimle örtüşecek, hem kaliteli olacak, hem de insanlar sevecek. Bütün bunları bir arada düşünmek beynimi çok yoruyor. Bütün bu kaygılardan dolayı süreç uzadı."
Şengül Balıksırtı
|
|
|
|
|
|
|
|
|