|
|
|
|
|
Ne Madonna, ne de para Kim Jong herşey demek
|
|
Ondan daha ünlü, daha zeki olamaz, kimse ondan daha çok sevilemez. Para, yemek, giyim, hiç bir şey ondan daha önemli değil.
Babası Kim il-sung'un ölümünden sonra, 1994'ten beri Kuzey Kore'yi yöneten Kim Jongil, bir dönem Kaligol'a benzetildiyse de kendisini 'modern bir lider' olarak kabul ettirmeye çalışıyor. Ofisinde, hiç kullanmasa da, 3 bilgisayarının olması ile övünüyor. Kuzey Kore medyasına bakılırsa, "Kim Jong-il halkı için geceleri dahi çok çalışan, günde sadece 4 saat uyuyan bir lider." Üzerinden çıkarmadığı paraşütçü üniforması ile sağa sola emirler dağıtan Kim Jong-il, Kuzey Kore halkına göre "bir detay ustası". Sadece kimi hapse göndereceğine değil, akşam haberlerindeki sıralamaya da o karar veriyor. Bu nedenle de Kuzey Kore basınını izlemesi gerekmiyor, Güney Kore, Japon, Çin televizyon kanalları ve CNN'i izlemeyi tercih ediyor. Kim Jong-il, babasının izinden giderek, kendisinin de "dahi" olduğuna halkını inandırmaya çalışıyor. Okullarda baba Kim il-sung'un konuşmalarını ezberleyen, radyotelevizyondan propaganda bombardımanına uğrayan halk, aynı bağlılığı Kim Jong-il'e de gösteriyor.
HER ŞEY KİM'DEN Seyahatim sırasında bize övünçle tanıtılan ve aslında Güney Koreli turistleri hedefleyen lüks Kumganson Oteli'nde çalışan Kuzey Koreli garson kızlara bahşiş vermeyi deniyorum. Kabul etmiyorlar. Israr edince, aldığım cevap çok ilginç: "Bizim yiyeceğimiz yemeği de, elbiselerimizi de Kim Jongil veriyor. Paraya ihtiyacımız yok". Resmi propagandaya göre "işçi cenneti" olan Kuzey Kore'de aslında emeğin hiç değeri yok. Güney Kore ile ortaklaşa yapılan otelin Güney'li müdürü, hepsi çok genç olan garson kızlara ayda 60 dolar maaş verdiğini söylüyor. Ben yaptıkları işin karşılığında bu ücretin ne kadar az olduğunu düşünürken, otel müdürü devam ediyor ve beni şok ediyor: "Biz 60 doları Kuzey Kore hükümetine veriyoruz, onlar garsonlara en fazla ayda 10 dolar veriyor." Açlık çekmenin normal bir yaşam düzeni haline geldiği bu ülkede yabancılara hizmet veren bir otelde çalışan bu garson kızlar kendilerini şanslı sayıyorlar. Kim Jong-il sayesinde karınlarının doyduklarını, temiz giyinip, iyi bir yaşam sürdüklerine inanıyorlar. Hatta kendi yaşam koşullarının dünyadaki diğer işçilerden daha iyi olduğuna eminler. Kuzey Kore onlara göre gerçekten "bir işçi cenneti". Diğer ülkelerdeki yaşıtları gibi gençlerin dünyasında Brad Pitt, Madonna yok, hatta aya gidildiğinden bile haberleri yok. Varsa yoksa Kim ilsung ve oğlu Kim Jong-il. Bırakın "batı medeniyetinin kültür artıkları"nı, kendi pop yıldızları, sinema oyuncuları, sevilen yazarları, şarkıcıları da yok gibi. Çünkü aslında kimsenin Kim Jong-il ve babası kadar karizmatik ve ünlü olmasına izin yok. İki Kim'den başka birinin Kuzey Kore'de popüler olması mümkün değil. Zaten gezi sırasında yetkililerden aldığımız uyarılardan biri de "sevgili liderleri" hakkında olumsuz bir yorumda bulunmamamız. Yakın bir zamanda Kuzey Kore'li bir vatandaşa, liderleri ve ülkeleri hakkında olumsuz bir yorumda bulunan bir yabancının sınır dışı edilmeden önce bir süre hapiste tutulduğu belirtiliyor.
KUZEY-GÜNEY BİRLEŞMESİ Benim de böyle bir niyetim yok zaten. Yabancı olmak yeterince dikkat çekiyor. Yabancıları potansiyel bir Amerikan casusu olarak gören rejimin yerel makamlarını tahrik etmek için hiç bir neden yok. Zaten buraya gelmeden önce de, gazeteci olduğumu ifade edebilecek her türlü kitap, not defteri, ajanda gibi nesnelerden arınmış durumdayım. Kuzey Kore'deki seyahatim sırasında, Güney ve Kuzey Kore arasında savaşta bölünmüş aileler arasında bir 'birleşme günü' düzenlendi. Bu törende, 90 yaşındaki bir annenin 50 yıl aradan sonra 72 yaşındaki oğluna sarılıp "Sen misin? Gerçekten sen misin?" demesi, bir annenin bebeğine yaptığı gibi ağzına kaşıkla yemek vermesi alışılmış görüntüler. Dışardan bakınca Güney ve Kuzey'liler bir araya gelince onları birbirinden ayıran tek farkın Kuzeylilerin göğüslerinde taşıdıkları Kim il-sung rozeti olduğunu görüyorsunuz. Tüm Kuzey'liler istisnasız Kim-il sung rozeti taşıyorlar. Elbette bunu içten gelen bir sevgi, saygı işareti olarak yaptıklarını düşünmek zor. Turistikhediyelik eşya babında bu rozetlerden aradığımda ise ilk kez sert bir tepki ile karşılaştım. "Kim il-sung rozetleri satılmaz, yabancılara verilmez, bunları sadece Kuzey Kore vatandaşları taşıyabilir" diyorlar. Daha da fazlası Kim-il sung rozetlerini haketmek gerekiyor. Parti üyelerine, askerlere, eğitimcilere, öğrencilere belli bir hiyerarşiye ve rejime bağlılık dozuna göre farklı rozetler veriliyor. Kim-il sung rozeti taşımayan bir tek Kuzey Kore vatandaşı dahi görmedik. Göğsünde rozet taşıyan bir Kuzey Kore vatandaşı fotoğrafı çekmek ise beni epey uğraştırıyor. Fotoğraflarının çekildiğini anladıkları an yüzlerini saklıyorlar. Kuzey Kore'nin görmeye değer doğal güzellikleri için beni 5.5 saat kırsal alanda yürüttükleri bir günde, nihayet beraber fotoğraf çekmeye razı ettiğim Kuzey Kore'li bir gence "Kim il-sung'un çocukları kim?" gibi aslında cevabını bildiğim saf bir soru soruyorum. "Hepimiz Kim İl-sung'un çocuklarıyız" yanıtı bu ülkede "Kim ilsungizm" in henüz aşınmadığını gösteriyor. Artık 60 yaşını geçen Kim Jong-il'in ülkesinden ayrılırken tuhaf bir şey oluyor, hiç kimsenin gözlerine bakmayan sert duruşlu askerlerden biri pasaport kontrolden ayrılırken gülümsüyor "Goodbye, see you again".
|
|
|
|
|
|
|
|
|