kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Kenan Onuk @ SABAH
 

Aşk İksiri'yle parlak bir veda

Opera mevsiminin sonuna geldik. Gelecek sezonun çok ses getirecek "Aşk İksiri" Operası'nın iki galası, bu sezonun sonuna rastladı. Operanın Genel Sanat Yönetmeni Suat Arıkan, İstanbul'da yaklaşık 30 yıldır gösterime girmeyen Donizetti'nin bu eserinin, dünya opera edebiyatının, en sevilen eseri olduğunu yazmış, program dergisinde. Baştan sona hepsi akılda kalacak melodilerden kurulu Aşk İksiri "L'Elisir D'Amore" Operası'nı, Önder Gökseven sahneye koymuş. Orkestra şefi Sergei Gavrilov, Koro Şefi Yıldız Künutku. Bizim izlediğimiz temsilde, Nemorino'yu Levent Gündüz, Adina'yı Otilya M. Aydın, Dulcimera'yı Tevfik Rodos oynadı ve her üç sanatçı da üstün performanslarıyla büyük alkışı hak ettiler. Genç bir sanatçı kadrosu, başarılı bir koro ve onları destekleyen orkestrayla Aşk İksiri Operası, 3 saate yakın süresine rağmen, operaseverleri heyecanlandırdı ve müziğin güzelliği, akıcılığı bu operayla ilk kez tanışan genç meraklıları mutlu etti. Bel Canto türünün en iyi eserlerinden biri Aşk İksiri... Bel Canto dönemi, insan sesinin gücünü, sınırlarını ve imkanlarını, ayrıca güzel şarkı söylemek kavramını opera dünyasındaki diğer tüm stillerden daha çok öne çıkartır. Tarihsel olarak Bel Canto dönemi 1800-1850 yılları arasına denk gelir ve çoğunlukla Rossini, Donizetti ve Bellini'nin eserleriyle özdeşleştirilir. Bu besteciler, klasik dönem bestecileri, yani Mozart ve geç Romantik dönemin devleri Verdi, Wagner, Richard Strauss ve Puccini arasında bir köprü oluşturmuştur. Bel Canto dönemi stil açısından, tonun zorlanmadan ve ifadeli bir şekilde çıkartılması, belirli bir müzikal stile olan hakimiyet ve sesin doğal güzelliği ile tanımlanır. Tüm bu özellikler yalnızca Bel Canto repertuarını yorumlamak için geçerli değildir, hangi dönem olursa olsun tüm operaların söylenişinde temeli oluşturur. Opera, 18. yüzyıl başlarında Barok döneme yaklaştıkça ses kasları esnemeye başladı. Dönemin enstrümantal eğilimlerine göre şarkı söyleme şekli triller, dönüşler ve gamlarla süslenmeye başladı. Tüm bu süslemeler, metnin yorumlanmasından çok dramatik etki için yapılıyordu. Donizetti, Bel Canto türünde seçkin eserler vermiş bir bestecidir. Aşk İksiri'nin yanı sıra Lucia de Lammermoor ve Don Pasquale gibi seçkin operaları türünün en iyileri arasındadır. Donizetti, komik ve ciddi operaların birinden diğerine aynı kolaylıkla adapte olabilen Rossini'yi, insan duygularını yansıtabilme yeteneğinde de geride bırakmıştır, birçok yorumcuya göre. Donizetti, 37 yaşında emekliye ayrılıp Paris'e yerleşen Rossini'den, tüm çağdaşları gibi etkilenmiş, Bellini'nin ani ölümünden sonra İtalya'nın tek bestecisi olmuştur. Bel Canto dönemi, Donizetti'den sonra Verdi ile sona erer. Arya yapısı yavaş yavaş terk edilir ve kesintisiz müzik örgüsü, Verdi'nin son eserlerinden Wagner, Puccini ve Richard Strauss'a kadar gider.

UMUTSUZ BİR AŞK
Eserin konusuna gelince; Bir aşk öyküsü bu. Güzel Adina, kendini umutsuzca seven Nemorino'ya evlenmek istemediğini söyler. Hemen ardından çavuş Belcore'nin teklifini kabul eder. Aslında çavuşun niyeti evlenmek değil, birlikte olmaktır. Evlenme isteği, arzularının kılıfıdır. Adina da Nemorino'yu kıskandırmaya çalışmaktadır. Sonuçta onun teklifini kabul ediyor. Bu neşeli ve sevimli operanın sonunda, tüm izleyenler kendilerini ferahlamış ve mutlu hissediyor. Sadece neşeli aryalarıyla yer aldığı, koronun desteklediği parlak bir gösteri bu. Bu arada içi şarap dolu şişeleri, köylülere "Aşk İksiri" diye satan Dulcimera karakteri de operaya büyük renk katıyor. İyi bir seçim, sezon sonunda parlak bir gösteri. Bu güzel müzikleri duymak için sezon başına kadar beklemek istemeyen operaseverlere şu CD'leri öneririm:

* DG / Battle, Pavarotti, Metropolitan Op. Ch4 O. Levine

* Decca / Sutkerland, Pavarotti, ECO, Bonynge

* Erato / Devia, Alagna, ECO, Viotti Kenan Onuk

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Caz Festivali'nin güzel akşamları   / 17-07-2004
 Mozart'a parlak bir veda   / 10-07-2004
 Redgrave yerine Leslie Caron   / 03-07-2004
 Bir efsane daha gitti   / 19-06-2004
 Festival günleri   / 12-06-2004
 İstanbul Müzik Festivali başladı   / 05-06-2004
 Elvin Jones'un ardından   / 29-05-2004
 Aşk İksiri'yle parlak bir veda   / 22-05-2004
 Güzel müzik ve Radyo 3'ün tercihi   / 15-05-2004
 Cem Mansur ve önemli bir konser   / 08-05-2004
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Keklik sürüsü satın alıyorum
İlgilenenler için tanesi 75...
KENAN ONUK
Festival günleri geride kaldı
İstanbul Caz Festivali...
FİLİZ AKIN
Sessiz sedasız İstanbul'a döndüm
Nihayet evimdeyim. Bu...
Fakirliği çok iyi tanırım
Fakirliği çok iyi tanırım
İhsan Tavşancıl 58 yaşından sonra yayınlanan romanı "Deligüllü" de...
Bir Faulkner klasiği daha
Bir Faulkner klasiği daha
William Faulkner'ın "Köy"ü taşralı orta sınıfın doğuş ve yükselişini...
Masumiyetin içindeki canavarlık
Amerikan bağımsız sinemasının usta ismi Gus Van Sant'ın sıradışı...
Hayatın unuttuğu ruhlar
Amerikan bağımsız sineması, sistem tarafından emilerek bir ölçüde...
Bu terasta manzara doyuruyor
Galata'daki Anemon Otel'in teras manzarası insanı tarih içinde görkemli bir...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.