|
 |
|
 |
  |
|
Meğer perdeler otomatikmiş neredeyse koparacaktım
Yemekten sonra simsiyah Transporter'a geçtik. Arka koltuk gerçekten de krallara layıktı. Sanki hep bu otomobille seyahat edermiş gibi buzdolabını açtım, bir tane diet cola aldım. (Tabii insan böyle bir yemek sorası dietürünler tercih etmeli değil mi?) Sonra otomobilin Boğaz tarafına bakan penceresini açmaya çalışırken perdelerin otomatik olduğunu fark ettim. Az daha Türk usulü çekip koparıverecektim Hıncal Bey'in pencerelerini. Fotoğrafları Tarabya tarafında çekeceğimi duyunca suratı biraz asıldı. Hatta fotoğraflardan ne kadar kızdığını görebilirsiniz. Ancak sonra içindeki Hulusi Kentmen devreye girdi veyeniden şirinleşti. Ama bu hava değişimi sırasında ne kadar korktuğumu anlatamam! Bu arada DVD player'ı da olan bu otomobilde keyifli bir klasik DVD müzik arşivi var. Pavarotti konserleri, Frank Sinatra albümleri kısa seyahatlerde keyif veriyor. Ama uzun seyahatlerde film tercih ediliyor. Bu arada trafik yazılarına çok dikkat eden Uluç'un şoförü bu durumdan en çok zarar gören insan. Çünkü bir keresinde dönülmez yerden dönen Ercan Bey, patronu Hıncal Uluç tarafından polise ihbar edilmiş! Zor bir ilişki tabii... Sonuç olarak umarım fotoğraflar ve yazı beğenilir de işsiz filan kalmam bu yaz sıcaklarında...
|
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|