Nazara inanmayın, nazarsız kalmayın!
Bize bir haller oldu sevgili okuyucular. Avrupa Yakası ekibi olarak nazara geldik! Vallahi. Tatile girer girmez, önce dizinin yönetmeni Hakan Algül durup dururken bileğini burktu. Bir hafta boyunca seke seke yürümek zorunda kaldı. Derken "uygulayıcı yapımcımız", ki "executive producer" daha havalı ve doğru bir tanımlama olacak, Atilla Aslan, hafif bir mide kanaması geçirdi. Ardından ben, kısmen bütün bir yıl bilgisayar başında oturmak, kısmen de hiç spor yapmayan biri olarak on gün üst üste deli gibi yüzmekten mütevellit (bayılıyorum bu kelimeye), sırt ve boynumdaki kasları kapsayan bir spazm geçirdim. Fizik tedaviler, şunlar bunlar. Ancak kendime geldim.
EKİP DÖKÜLÜYOR! Derken ekipten başka hikayeler gelmeye başladı. Bülent Polat balkonda kaymış, hafifçe belini incitmiş mesela. Ondan önce de, gıda zehirlenmesi geçirmiş. Geçen hafta Ata Demirer'i arayıp, "Aman Ata" dedim, "Nazara geliyoruz, kendine dikkat et!". Bozcaada'da teknedeydi, dedi ki "Ben tamamım, beni arı soktu. Hem de göğsümden! Şu anda Sevda Demirel gibiyim"! Maalesef böyle ucuz kurtulamamış ağabeyim Volkan. Okumuşsunuzdur, sıcağın ve belki mikroplu bir gıdanın etkisiyle rahatsızlanıp, İzmir'deki programını erken bitirmek zorunda kalmış. Ve doğru hastaneye. Bu kadarı tesadüf olamaz diye düşündüm. Hep derler ya, "Nazarın bilimsel açıklaması var, kanıtlanmış" diye. Nedir o bilimsel açıklama kimse bilmez ama! Negatif elektrik midir, nedir? Her şeyden önemlisi nasıl kanıtlanmış?
NAZARIN BİLİMSEL AÇIKLAMASI Bir kontrol grubu, denekler falan mı kullanılmış. Parlak mavi gözlü, hin bakışlı on denek, kıskandıkları, gıpta ettikleri arkadaşlarıyla bir hafta boyunca karşı karşıya mı bırakılmışlar. Ötekiler de sürekli, onların gözüne baka baka "Vallahi çok güzel yandım, şahane oldum" ne bileyim, "Terfi ettim, maaşım iki katı oldu", "Etiler'de ev aldım" falan mı demişler. Sonra artık bunlardan kaçı hastalanmış, kim kendini sakatlamışsa, onlar, "Nazara gelen yüzde" olarak mı kabul edilmişler? Niye genellikle mavi gözlülerin nazarının değdiği söylenir? Onlara karşı bir kıskançlık olmasın? Nazar boncukları ne işe yarar? Üzerine iliştirildikleri kıyafetin, süsledikleri evin havasını, estetiğini bozup, böylece kıskançlığı önledikleri için mi?! Şöyle de bir durum var tabii, eğer hayatınızda güzel bir şeyler olmuyorsa, nazara gelmeniz imkansız. Daha doğrusu, o esnada başınıza gelen kötü şeyler "Şanssızlık, bahtsızlık, dikkatsizlik" gibi nitelendirilebilir. Güzellik, başarı, para söz konusuysa, "nazara gelmişsinizdir"! Demek ki nazara çok inanmamak, ama nazarsız da kalmamak lazım. Bu arada yukarıda anlattığım nazarla ilgili anekdotun bir başka versiyonunu, aylar önce bir g.a.g. programında anlatırken, aniden stüdyoda birkaç ampul birden patladı, ampullerin kıvılcımı tuhaf bir şekilde fon bezini tutuşturdu ve stüdyoda yangın çıktı! Çekimi ertelemek zorunda kaldık. E bu da mı tesadüf? Avrupa Yakası olarak, nazarı ucuz atlattık, geçmiş olsun demek isterim! Diğer dizilerin yapımcılarına da söylemek istediğim şu olur ancak: "Nazar etme ne olur, adam gibi senaryo, adam gibi ekip bul, senin de olur!"
|