kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Refik Durbas @ SABAH
 

Matbaa, yangını söndürür müydü?

Alpay Kabacalı, "Başlangıcından Bugüne Türkiye'de Matbaa Basın ve Yayın" başlıklı çalışmasında "Johann Gensfleisch Gutenberg (1394-1469), hiç kuşkusuz ki matbaayı icat etmiş ya da Avrupa'da ilk kez kullanmış kişi değildir" dedikten sonra Hollanda Haarlem'de, 1430'lu yıllarda, Laurens Coster'in bir basımevi kurduğunu ve Gutenberg'in de basımcılığı Coster'in çırağından öğrendiğini belirtiyor. Ancak kesin olan, Gutenberg matbaayı geliştirmiş ve ondan sonra da daha 1400'lü yıllar bitmeden Avrupa'da matbaacılık hızla yayılmıştır. Peki, Avrupa'da bu değişim olurken Osmanlı tahtında kim oturuyordu? Uzun bir geçmişi olan Bizans'a son vererek İstanbul'- u fetheden, bilimin gelişmesine önem veren, Avrupa'dan kendi portresini yapmak üzere ressam getirtecek kadar yeniliğe açık bir hükümdar... II. Mehmet, yani Fatih Sultan Mehmet, şair mahlasıyla Avni...

LALE DEVRİNİN GÖRGÜ TANIĞI
Peki, böyle bir sultanın matbaa olgusunu fark edememesi, bu yeniliğin ülkeye getirilmesini sakıncalı bulduğundan dolayı herhangi bir girişime yönelmediği düşünebilir mi? Ayrıca Fatih'i izleyen hükümdarlar da matbaa kurulması yolunda bir girişimde bulunmayacak ve ilk matbaanın açılışı 1727'de İbrahim Müteferrika'ya nasip olacaktır. Araştırmacı Alpay Kabacalı, matbaanın geç gelişini Osmanlı'nın kitabı el sanatlarının bir bileşkesi olarak değerlendirmesine bağlarken tarihçi İlber Ortaylı, Osmanlı'nın "yazı"dan çok "söz"e önem verdiğini, bu yüzden de kitap okumaktan çok anlatılanı dinlemeyi yeğlediğini belirtiyor. Kabacalı'nın da Ortaylı'nın da görüşlerinde haklılık payı oldukça fazla... Elbette, bir ihtiyaç olsaydı en başta Fatih Sultan Mehmet, yalnız İstanbul'u değil, bütün ülkeyi matbaa ile donatırdı. Koçbank Yayınları arasında çıkan "Lale Devri'nin Bir Görgü Tanığı: Jean-Baptiste Vanmour" kitabında yer alan Eveline Sint Nicolas'ın "Lale Devri İstanbul'unda Bir Büyükelçi" başlıklı yazısında anlattığı bir olay, "matbaa"ya paralel bir başka geç kalış hikayesinin ipuçlarını taşımakta... Olay, Batı'ya açık tavrıyla bilinen Sultan III. Ahmed'in saltanatı (1703-1730) döneminde, bir başka deyişle "Lale Devri"nde geçmektedir. Calkoen, Hollanda Büyükelçisi olarak İstanbul'a gelmiştir. Padişahın huzuruna çıkar ve kimileri Hollanda'dan getirilmiş, kimileri de yolda Paris'ten ya da İstanbul'dan alınmış armağanlar sunar. Eveline Sint Nicolas, bu armağanları şöyle sıralıyor: "Rengarenk ve en yüksek kalitede Felemenk ipliğinden dokunmuş saten ve kadife yelekler... Geniş ve çok zarif kristal bir dolap, içinde kumaştan yapma çiçekler bulunan iki gümüş filigre vazo, pahalı kokulu yağlar içeren küçük bir dolap, on ayak uzunluğunda bir teleskop, içinde dört adet gözlüğün bulunduğu çok güzel işlenmiş bir kutu ve her türlü şekerlemeyle dolu on iki porselen kap..."

KRİSTAL DOLAP
Şimdi dikkat buyurun... Sunulan armağanlar arasında bir de Amsterdam'da Jan van der Heyden tarafından icat edilmiş yangın söndürme aygıtları bulunmaktadır... Eveline Sint Nicolas, "Bu aygıt" diyor, "yangınların harap ettiği bunca ahşap evin bulunduğu bir şehirde çok makbule geçen bir donanımdı." Bir "kristal dolabı"nın kapağını günde otuz kez açıp kapayarak eğlenen padişah ve tabii çevresi, başkent başta olmak üzere ülke için bunca elzem bir aletten ilgilerini esirgeyeceklerdir. Matbaanın ülkeye geç gelişini anlayabiliyoruz. Ama yangınlara aşina bir şehir için kurtuluş reçetesi olabilecek bir aletin bir "kristal dolap"dan daha değersiz görülmesini nasıl izah edeceğiz?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 "Üstün" bir arkadaştı   / 27-06-2004
 Dağlarca 90 yaşında   / 20-06-2004
 Aynasına akan gökkuşağı   / 13-06-2004
 Şiir, ahlaklı mıdır?   / 06-06-2004
 Hayal ve ötesi...   / 23-05-2004
 Rüzgarın anayurdunda   / 16-05-2004
 Kuklalar, "Il Trovatore"yi seslendirdi   / 09-05-2004
 Bir kayıp kuklacı   / 25-04-2004
 Matbaa, yangını söndürür müydü?   / 18-04-2004
 Roman kahramanı Dinamo   / 11-04-2004
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
  » İyi Yaşa
ALİ POYRAZOĞLU
Vallahi Ferdi Özbeğen değil
Geçen hafta bir Bodrum...
İkimizin kimyası çok uyuştu
İkimizin kimyası çok uyuştu
Onlar 15 yıl önce Atina'da bir Rum balıkçısında tesadüfen tanıştılar.
Sinema dünyası 'Baba'sız kaldı
Geçtiğimiz cuma günü ölen "Baba" filmlerinin efsane oyuncusu Marlon...
Hacker'lık sanatının incelikleri
Pek çok kurumun ve kişinin başına bela olan hacker'ların çalışma...
Sarayda lüfer balığı dolması
Ev sahibi kim olursa olsun; yöneticisi, aşçısı, teşkilatı her kimse bile;...
Şimdi dondurmanın tam zamanı
Eskiden dondurma, küçüklere deniz mevsimi başladıktan sonra yemelerine izin...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.