| |
|
|
Şıklık.. Tarihten bugüne..
(Ankaralı yardımcım, ailenin Saraylısı Serpil Gogen İstanbul'da.. Sabancı müzesindeki emsalsiz sergiyi beraber gezdik. Yazmasını ondan istedim. Bir defa kadın.. İkincisi, konu onun kapsama alanı içinde..) Ben bu sergiyi iki kere gezdim. O günden beri kataloğu elimden düşmüyor.. Konuyla ilgili basında çıkan hemen her yazıyı okuyorum. Ama içimdeki hüzün bir türlü dağılmıyor. Öncelikle, Alexandre Vassiliev bizim yabancımız değil.. Devlet Opera ve Balesi tarafından sergilenen muhteşem balelerin, özellikle Budala ve Çalıkuşu'nun dekor ve kostüm tasarımlarını yapan inanılmaz Rus.. Atlı Köşk ise, Cem Boyner'in deyimiyle "bir büyülü ortam.." 16 yaşından bu yana 30 yıldır moda tarihiyle ilgili her türlü malzemeyi toplayan Alexandre Vasiliev'e ait 10 bin parçalık tarihi giysi ve aksesuar koleksiyonunun önde gelen örnekleri, Beymen'in de katkılarıyla. Atlı Köşk'te, Sakıp Sabancı Müzesi'nde sergileniyor.. 15 Ağustos'a kadar da sürecek.. Mutlaka görün. Modanın bir heves değil, bir sanat olduğuna tanık olun.. Avrupa modasının üç yüzyılının zarafetini, görkemini, şıklığını içinize sindirin.. 18 ve 19. yüzyıllarda Fransız ve Rus yazarları, salonlarda salınan o albenili kadınları anlatırken, İngiltere'de ne sebeple bir "mürebbiye" edebiyatı sürüp gitmiştir, bir türlü çözemezdim.. Meğer giyim kuşam da öyleymiş.. Sonra evinize gelin, aile albümlerinizi açın.. 60'ları 50'leri 40'ları bırakın, eskilere, daha eskilere, gidin.. Sadece İstanbul'a Ankara'ya, İzmir'e değil, Anadolu'ya uzanın, sararmış, solmuş ilk fotoğrafları bulun. İşte hüznümün nedeni! O resimlere iyi bakın. Bugün Müze'de "20. Yüzyılın başlarında Avrupa Modası" adı altında sergilenenleri nenelerimizin o günlerde giymiş! Müthiş arşivci kuzenim Zeynep Kışlalı kaynaklı bir aile fotoğrafı geçti elime.. 70 senelik.. Kardeşler, yeğenler, çocuklar, kalabalık, harika bir anı. Orta yerde anneannem.. Kilis'te.. Fetvaları Kahire'ye kadar gittiği bilinen Kilis Müftüsü ve İslam Uleması dedem Muharrem Efendi'nin eşi.. Saçları açık.. Başında şapka var.. Şapka . Sonra Trabzon'dan, Urfa'dan aile resimleri.. Yine 30'lar.. Bir yanda "Garbo stili" sade ama kadınsı zarafet, öte yanda Marlene Dietrich'vari pantalonlar giymiş "gizemli kadınlar".. O günlerde bu modalar da "uç" tu mutlaka.. Ama zarafet ve estetik yoksunu değildiler.. Hala gözümüze "güzel" göründüklerine göre.. Şimdi de modalar var.. İki uç da sokaklarda.. Peygamberimizin soyu olan Haşimi sülalesinden gelen Ürdün Kraliyet ailesinin kadınları bile başlarını örtmez, çağdaş, uygar bir görüntü sergilerken, biz Anadolu'nun tarihinde görülmemiş bir kılıkta her yerde dolaşıyoruz. Saçını açma ya da kapama meselesi değil bu.. Ben ailedeki yaşlıları da biliyorum.. "Kaymasın diye" şık bir iğneyle tuturdukları çok sade, zarif örtüleri, şık eşarpları vardı.. Suratları ablaklaştıran boyundan bağlı sımsıkı "türban"lar (türban başka bir tarzın adıydı, zaten), ya da kadınları olduklarından daha kısa boylu, basık gösteren o koca hotozlar yoktu. Bence, İslami giyimin moda tasarımcıları daha rafine, daha estetik, daha zarif ve şık olmanın yollarını aramalılar.. Ya öteki uç? Haydi, düşük bel moda. Ama bırakın göbeği, iç çamaşırları dışarda dolaşan öteki uç? Allahaşkına.. Yurtdışına, modanın merkezlerine gidiyorsunuz.. Dünyanın hangi şehrinin caddelerinde, cafelerinde, sinemalarında bu sakaleti bu yoğunlukta görüyorsunuz? Niye biz, sadece biz, her konuda "vur" deyince, öldürüyoruz?
|