Evde oturma önerileri
Yaz gelmiş. Hava sıcak. Yağmur bile tatlı. İnsanın içinden sokaklarda fink atmak, kafelerde oturmak, vitrin bakmak, parka bahçeye yayılmak geliyor. Ancaak, "Yassah hemşerim"! İstanbullu mağdur durumda. Çarşamba'ya kadar ancak yürüyerek bir yerlere gidilebilecek. Ortaköy, Nişantaşı, Yeşilköy, Bağdat Caddesi gibi yerlerde oturanlar yaşadı. Diğerleri için üzgünüm. Ayrıca, tutun ki Ortaköy'de oturuyorsunuz. Çarşamba'ya kadar, şöööyle bir Beyoğlu'na uzanayım falan yok! "Sahile yürü, geri gel" de nereye kadar? Zaten güvenlik sebepleriyle, "otururum oturduğum yerde" diyenler de çoğunlukta olacak. Dükkanlar kapalı, şudur budur... Uzun sözün kısası, evde bezeceksiniz kardeşim, yolu yok! Bu arada çarşamba günü sokakların ve trafiğin halini düşünemiyorum. Benim bildiğim İstanbullu cuma gününden makarnasını stoklamış, çarşamba da kendini sabahtan sokağa atacak, ööyle şuursuzca gezinecek bir metropol kişisidir! Bünye sürtmeye alıştıysa, ne yapacaksın.
BALKON VARDI, N'OLDU? Fakat, şimdi o dairenizin balkonuna depo gibi eşya doldurduğunuz için pişmansınız değil mi? Hatta belki o balkonu geçen sene camekanla kapatmış bile olabilirsiniz. Yaaa. Ilıman iklimli bir ülkede büyük hata! Bunun sayım günü vaaar, NATO'su vaaar! İleriyi göreceksin. Zamanında, üç metrekarelik de olsa, o balkona bir bitki, iki sandalye koymadığınız için vurun bakalım kafanızı yerden yere. Orada duran takım taklavat, tamir aletleri, fazla yatak, sepet içi patates soğan, bugünlerde sizi ne kadar ferahlatacak acaba?! Mamafih, (benim kuşağımda "mamafih"i kullanan ender yazarlardanım sanırım) yine yardımınıza koşacağım. Yaz ortası evdeki hapis hayatını mini bir tatile dönüştürmeniz konusunda önerilerim ve görüşlerimi şöyle sıralamak isterim, izninizle: * Spor ayakkabıları çekin, akşamüstleri uzun yürüyüşler yapın. Ama spor amaçlı. Vitrin bakayım falan değil yani. * Bol bol ter atıp eve gelince, küvetinizi doldurup, içine köpükler möpükler, duş jelleri, bir şeyler atın, müziği açın, gevşeyin. Düşünün ki, İstanbul bir nevi uykuda. Ya da rölantide çalışıyor! * O eşyayla doldurduğunuz balkonu boşaltın. Bir plastik masa sandalye atın. Varsa elektrik ızgaranızı balkona çıkartıp, "yalancı mangal" yapın! Hatta televizyonu da balkondan karpuz yiyerek seyredin, yazlık gibi olsun. * Ne zamandır okuyamadığınız o kitap var ya. Hah, işte onu okumaya çalışın. Görün bakalım gerçekten "vakitsizlikten" mi okuyamıyorsunuz, yoksa canınız mı istemiyor! * Aynı bakış açısından yola çıkarak, bu ev hapsini bütün gün belgesel seyrederek de değerlendirebilirsiniz. Sonra zaplayıp şov programı, dizi, Televole falan aramayın ama ha! Ya da her şeyi bırakıp, sanki hayatınızda büyük değişiklikler yapacak gibi, NATO zirvesini takip edin haber kanallarından. Maksat heyecan olsun.
FORM TUTUN * Evinde spor aleti, ne bileyim yürüme bandı, kondisyon bisikleti, lobut falan olanlar, bu günleri form tutmak için ayırabilirler. * Genellikle herkes evinde olacağından telefonun başına geçip, uzun zamandır arayamadığınız eş, dost, akrabaların hatırını sorabilirsiniz. Gördüğünüz gibi, aynı zamanda eğitici köşe yazıları yazıyorum. Beni takip eden, kaybetmez. * İnternet ve bilgisayar da ilgi bekler. Posta kutularınızı temizleyin, masaüstünü temizleyin, çöpü boşaltın. Ne bu böyle, leş gibi? Aslan yatağından belli olur! * Hanımlar, kek yapın, mantı açın, ağır geliyorsa pudinge, meyve salatasına dalın. Çocuk varsa, ve siz varlığını unuttuysanız, hatırlayıp, ne bileyim masal okuyun, ciğerli köfte yedirmeye çalışın, dersleriyle ilgilenin. * Bir leğeni ılık suyla doldurup içine bol bol tuz ve duş şampuanı koyun. Ayaklarınızı sokup dinlendirin. Keyif sizin değil mi? * Saç bakımı, cilt bakımı, el ayak bakımı yapın. * Varsa mahallenin çay bahçesine gidin. Sonra varsa mahallenin aktarına uğrayıp zencefil ve havlıcan alın. Bu ikisini sıcak suda cezvede kaynatın. İçine limon suyu ve şeker ekleyin. Yaz limonatası yapın. Deneyin. Beğenmezseniz içmeyin! * İçmediyseniz bana mail atmayın. Yerine limon suyu sıkın, bir tülbentin içine nane yaprakları koyup havanda ezin. Bunu limon suyuna atın. Şeker ve su ekleyin. Osmanlı limonatası yapın. İçin. Yine mi beğenmediniz? Aaa, artık bu sizin yeteneksizliğiniz! Sevgili okuyucular gördüğünüz gibi, sayılı gün çabuk geçiyor. Çarşamba geldiğinde şehrin içinde gelişigüzel dolaşma gibi, alışmış olduğunuz her türlü özgürlüğün de kıymetini biliyor olacaksınız. Bilmeye devam edin!
|