|
Bir yüzü masum genç diğeri üstün adam
|
|
Örümcek Adam'ın üçüncü macerası "Doc Ock" adlı serüvenin 21. yüzyıl teknolojisiyle sinemalaştırılmış hali... Özünde bir çift kişilik öyküsü var
İşte çocukluğunu 1960'larda yaşayanlar ve ilk kez o yıllarda yayınlanmaya başlayan Örümcek Adam çizgi-romanını sıcağı sıcağına okumuşlar için, rüyalarının bir film halinde gerçek olması. Örümcek Adam'ın üçüncü macerası olan "Doc Ock" adlı serüvenin 21. yüzyıl teknolojisiyle sinemalaşmış hali. Ama bu tür filmlerin artık kuşak ve yaş sınırlarını rahatlıkla aşarak çok geniş bir kitleye seslendiğini bilmiyor muyuz? Marvel Comics'in en popüler kahramanlarından Örümcek Adam, temelde daha öncesinin Superman veya Batman kişiliklerinin yolundan gidiyor. Yani tam anlamıyla bir çift-kişilik öyküsü bu. Hepsinin atası da elbette "Dr. Jekyll ve Mr. Hyde"la Robert Louis Stevenson adlı yazar... Böylece, pek de 'futuriste' olmayan bir New York dekoru önünde, sıkılgan ve beceriksiz Peter Parker'in yeni serüvenlerini izliyoruz. Sevdiği kız Mary Jane'e sevgisini bir türlü açamayan, üniversitede başarısız, iki yakasını bir araya getiremeyen, ölümüne neden olduğu amcasının dul eşi, sevgili yaşlı halasını borcu nedeniyle evinden atmak isteyen bankaya bile dur diyemeyen, bir çocuk görünümündeki Peter Parker... Ama o, aynı zamanda Örümcek Adam. Yani, dev megapoldeki her türlü soygun, gangsterlik ve yağma olayına fiziksel gücü ve inanılmaz yetenekleriyle karşı çıkan, göklerde uçup binaların tepesinden atlayan, süper güce sahip tam bir üstün-adam. Demek ki, aslında Peter Parker'in bilinçaltında olmayı hayal edip de olamadığı her şey. Ancak temel bir sorun var. Örümcek Adam olma yeteneği Peter Parker'e hiçbir şey kazandırmıyor. Çifte kimliğini açıklayamıyor, bundan gelebilecek herhangi bir yarara erişemiyor, işin onurunu bile taşıyamıyor. Ve sade bir insan olarak da hayatını düzene sokamıyor, sevdiği kızla evlenemiyor. Çünkü, malum, o macera ve aksiyon yaşamı evlilikle bağdaşmaz ki...
EVLİLİK Mİ ÖZGÜRLÜK MÜ? İnsan şüphe ediyor: Evliliği çok ister gözükmesine rağmen, aslında Peter'in aklı hep dışarda, yani özgür ve bağımsız biçimde 'serserilik yapmakta' mı diye... Erkeğin genetik olarak taşıdığı macera tutkusu ve özgürlük merakı acaba Peter Parker'in asıl problemi olmasın? Her neyse... Film yine has çizgi-romanların havasını ve de yönetmen Sam Raimi'nin kişisel damgasını taşıyor. Bu teknolojik masal içinde bile kişilikler üzerinde uzun uzun durulmuş olması, ortaya inanılır karakterler, yeterince dram malzemesi ve psikolojik nüanslar çıkarıyor. Geri kalanını ise parmak ısırtan bir teknik yükleniyor. Megapol dev bir sahneye, gökdelenler birer tramplene, kavgalar akrobasi ya da baleye dönüşüyor. Usta oyuncu Alfred Molina'nın canlandırdığı Doctor Octopus / Ahtapot Doktor, sinema tarihinin gördüğü en garip ve aynı ölçüde ürkünç kötü-adamlardan biri oluyor. Ve paranızın karşılığını hem de bol bol veren bu filmi izlememek için ciddi bir neden de gözükmüyor.
|