Enflasyondaki düşüş kalıcı mı?

Başlıktaki soruya "evet" cevabı vermek çok zor; daha doğrusu henüz çok erken. Enflasyonun 32 yıl aradan sonra tek haneye indiği bir zamanda "Bu düşüş kalıcı değil" demek sempatik bir çıkış değil. Ancak başarıda çok önemli payı bulunan Merkez Bankası bile hala oldukça ihtiyatlı konuşmaya ve olası riskleri göstermeye çalışıyor.
İş dünyasından da benzer tepkiler geliyor. Türkiye'nin en büyük gruplarından Koç Holding'in yönetim kurulu başkanı Mustafa Koç "Her ne kadar makro ekonomik gelişmeler iyiye doğru gitse de kırılganlık hali devam ediyor" uyarısında bulunuyor.

Güçlü sinyaller
Farklı kesimlerden gelen bu uyarıların ardındaki ortak endişeyi anlamak zor değil. Hükümetin rehavete kapılıp, uygulanan para ve maliye politikalarını gevşetmesi halinde tek haneli rakama inen enflasyonun süratle yükselebileceğini herkes biliyor. Çok hassas bir noktada olduğumuzu da...
Merkez Bankası'nın dünkü "Mayıs Ayı Enflasyon ve Görünüm" açıklamasında enflasyondaki düşüşün orta ve uzun vadede kalıcı olabilmesi için yapılması gerekenler arasında sıkça vurgulanan bir nokta var: Mevcut ekonomik programın kesintiye uğramayacağına dair güçlü sinyaller verilmesi.
Merkez Bankası "Önümüzdeki aylarda yıllık enflasyon biraz artabilir ama merak etmeyin, yıl sonu hedefine ulaşacağız" diyor. Ancak bu tahminini dayandırdığı temel varsayımı "Mali disiplin ve yapısal reformların 2004 sonrasında da devam edeceğine dair gerekli sinyallerin verilmesi ve taahhüt mekanizmalarının devamlılığının sağlanması."

IMF ile devam
Başbakanın ve bakanların hemen hergün "Sapma yok, ekonomik program aynen devam edecek" şeklindeki açıklamalar yapması enflasyondaki düşüşün kalıcılığı için gereken sinyallerden midir? Zannetmiyorum. Böylesi açıklamalar, bugüne kadar ekonominin kötüye gittiği hemen her dönem öncesinde de sıklıkla yapıldığı için ikna edici olma özellikleri çok fazla değil. Bu nedenle daha bağlayıcı birşeyler lazım.
Mevcut koşullarda ortadaki en bağlayıcı unsur ise beğensek de beğenmesek de IMF.
Bir ülkenin IMF'ye mecbur olması hoş bir şey değil. Ulusal gururu zedeleyen, ulusal psikolojiyi bozan bir durum ama enflasyonun tekrar yükselmesi, ekonominin krize girmesi kadar psikolojiyi bozucu değil. Türkiye'nin IMF ile işi henüz bitmedi. Bütçemiz faiz yükünü aşağı çekmek için gereken faiz dışı fazlayı ek tedbir olmadan üretebilecek kapasitede henüz değil. Gelecek yıllardaki dış borç geri ödemelerinin ekonomik dengeleri aksatmadan yapılabilmesi için gereken dış finansmanı IMF desteği olmadan sağlamak zor olabilir. Bu nedenle enflasyondaki düşüşün kalıcı olabilmesi için bir süre daha IMF ile gidilmesinde yarar var.