İşsize çare olmayan büyümeden istihdam yaratan büyümeye doğru
Son sekiz yazıyı borsaya ayırdık. Olumlu pek çok koşula karşılık borsa iyi durumda değil. Bu durum piyasanın sağlıksız yapısından kaynaklanıyor. Borsanın da canlanabilmesi, sermaye piyasasından beklenen kaynak yaratma ve halkın tasarruflarını ekonomiye kanalize etme misyonunu yerine getirebilmesi için, yapının devrim niteliğinde değiştirilmesi gerektiğini savunduk. Bugün devrim yazılarına ara veriyoruz. Çünkü bir ekonomi için en önemli gösterge olan büyüme rakamları açıklandı. 2004 yılında büyümenin ne olabileceğini gösteren en önemli veri dün yayımlandı. Yılın ilk çeyreğine ilişkin rakamlar büyümenin yüzde 10'la tavan yaptığını, 2004 yılında Türkiye'nin yüzde 8-9'luk yüksek büyümeyi yakayabileceğini ortaya koydu. Dünkü verilerden ilk bakışta ortaya çıkan bazı sonuçlar şöyle: * Ekonomide 2002'nin ilk çeyreğinde başlayan büyüme giderek ivme kazandı ve 2004 yılının ilk çeyreğinde yerel seçimlerin de etkisiyle doruk noktasına çıktı. Yerel seçimler hem iç tüketimi, hem inşaat sektörünü canlandırıcı etki yaptı. * Sanayi üretimi ve kapasite kullanımı yılın ikinci çeyreğinde de yüksek seyrediyor. İthalat ve ihracat büyümesini sürdürüyor. Turizmde bir patlama var. Birinci çeyrekte yüzde 7.5 daralan tarım sektörü ikinci çeyrekte artıya geçebilir. Çünkü 2004 yılı tarımın var yılı. İç tüketim henüz hız kesmiş değil, yatırımlar da öyle. Bu durumda ikinci çeyrek büyümesi de birinci çeyrek civarında çıkabilir. * Yılın üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde tarımın toplam içindeki ağırlığı artıyor ve bu sektörün var yılı. Bu, yılın bütününde yüzde 10'luk büyümeyi yakalama açısından bir şans. Ancak bu büyümenin finansmanı sorun olabilir. Cari açık büyüyebilir. Bu da kurlarda artışa yol açarsa, ithalattan başlayan bir daralma söz konusu olabilir. * Sekiz çeyrektir veya tam iki yıldır dış taleple yani ihracatla büyüyen Türkiye, 2004 yılı ilk çeyreğinde makas değiştirdi. Artık dış talepten daha çok, iç taleple büyüyoruz. Özel nihai tüketim harcamalarının sabit fiyatlarla yüzde 10.6 artması bunun en büyük göstergesi. Tüketim grubu içinde de en çok artışı otomobilin de dahil olduğu dayanıklı tüketim mallarındaki yüzde 49.7'lik artış oluşturuyor. Bu tüketim kalemi de faizlere çok hassas. Bir de gecikmiş tüketim yapılıyor. Büyüme bu kaleme duyarlı olmaya devam edecek. * Büyüme kalemleri içinde en büyük artış yüzde 89.6 ile özel sektörün makine ve teçhizat yatırımında görülüyor. Bu durum, büyümenin devamı açısından çok olumlu bir gelişme. Bir de, büyümenin istihdam yaratabilmesi açısından son derece önemli. Makine ve teçhizat alanındaki yatırımların devamı da en başta yurtiçi talebe duyarlı. Reel sektör girişimcilerinin yatırımlarını sürdürmesi için, talebin devam edeceğine güvenmeleri gerekir. * Yerli reel yatırımcılar güvense bile, makine ve teçhizat yatırımları genelde karşı tarafın yani satanın finanse ettiği bir ithalat türü. ABD Merkez Bankası'ndan başlayacak faiz artırımları, makine ve teçhizat yatırımlarının maliyetini artırabilir. Dolayısıyla bu kalemin aynı hızda devam etmeme ihtimali var. * Kur artışı ihtimalı, dünyada faizlerin yükselecek olması veya büyümenin finansmanında ortaya çıkabilecek zorluklar yılın ikinci yarısında gerçekleşse bile, yılın bütününde yüzde 8-9'luk büyümeye ulaşma olanaklı görünüyor. * İnşaat sektöründe başlayan canlanma, turizm sektörünün patlaması, yatırımlardaki artış, ekonominin en müzmin hastalığı olan işsizlik sorununu kontrol altına almada bir umut ışığı yaktı. Büyümenin artık makas değiştirerek ihracat ve stoklardan çok iç tüketim ve yatırımlarla sağlanmasının devam etmesi, istihdam yaratmayan büyümeden istihdam doğuran büyümeye geçilmesini beraberinde getirecek. Asıl istenen ve özlenen büyüme de bu. Bundan sonra bu büyüme oranını sürdürmek çok önemli hale geldi. İşsizliği azaltmak isteyen hükümete bunun önlemlerini almak ve programa devam etmek düşüyor.
Sonuç: "Sabır acıdır, ama meyvesi tatlıdır" J.J. Rousseau
|