Bankacılık sisteminin kârlılığının azaldığını, bu nedenle kısa dönemde yabancı yatırımcı gelmesini beklemediklerini belirten Vakıfbank Genel Müdürü Ahmet Kacar, "Hiç siyasi kredi vermiyorum. Yanlış yaparsam fatura siyasetçiye çıkar" dedi.
Vakıfbank,2005 yılında halka açılmaya hazırlanıyor. Vakıfbank Genel Müdürü Ahmet Kacar, önümüzdeki dönemde bankacılık sektöründe kutuplaşma yaşanacağını söyledi ve "Küçükler daha küçük, büyükler daha büyük olacak" dedi. Kacar, SABAH'a yaptığı değerlendirmede şu mesajları verdi:
* Firmalara kredi notu: Hiçbir siyasi kredi vermiyoruz. Bu siyasetçinin de menfaatine. Ben yanlış yaparsam, fatura siyasetçiye çıkacak. 3 katrilyon liralık kredi hacmini kullanan 1.200 firmamızı, 43 sorudan oluşan raytinge tabi tutuyoruz. Bir en iyi, 10 en kötü puan. Kredi müşterilerimizin kredibilite puanı 3.4 . Firmanın sektörüne, rakiplerinin görüşüne, moralitesine, mali durumuna, karlılığına kadar çok aşamalı risk incelemesi yapıyoruz. Bunlar 2003'ten sonra başlayan çağdaş uygulamalar.
* Özelleştirme Formülü: 6 hafta içinde Vakıfbank'ın değer tespiti, satış stratejisi ortaya çıkacak. Halka açılma yöntemi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün elindeki hisselerinin satışının yapılması seçeneği daha ağır basıyor. Böylece banka daha güvenli bir sermaye yapısına kavuşacak, sermaye ihtiyacını geniş bir tabandan sağlayacak, SPK denetimine girecek ve IMF'nin endişeleri ortadan kalkacak. Halka açılma kamuoyu vicdanını daha fazla tatmin edecek bir yöntem.
* Varlık yönetim modeli: Takipteki kredilerimizin tutarı 879 trilyon lira. Bunun tamamı için karşılık ayrıldı. Şimdi bir yabancı grup ile anlaşmak üzereyiz. İki ayrı şirket kuracağız. Aktif Yönetim Şirketi'nin yüzde 95'i bizim, yüzde 5'i yabancı ortağın olacak. Ayrıca, yüzde 50, yüzde 50 ortaklı bir hukuk şirketi de oluşturacağız. Varlıklarımızı, Aktif Yönetim Şirketi'ne devredeceğiz. O şirketin bonolarını alacağız. Kredilerden tahsilat yapıldıkça bonoları Aktif Yönetim Şirketi aracılığıyla pazarlayacağız.
* Güvence endişesi yok: Mevduatın büyükçe bir bölümü zaten 50 milyar lira ve altında. Bu nedenle güvence kapsamında. Sınırlı bir bölümü ise kurumsal mevduattan oluşuyor. Bu tür müşteriler, hizmetin fiyatına ve kalitesine bakıyor. Müşteriler yanlış yönlendirilmezse, güvencenin azaltılmasının da bir sorun olacağını sanmıyorum.