|
|
Bunca reklam bir işe yarasın
Reklam gelirlerinden ayrılacak fonla zor durumdaki emektar sanatçılar koruma altına alınsın
Eskiden sadece Yeşilçam vardı. Oyuncusundan figüranına, ışıkçısından, dekor işçisine kadar herkesin tek ekmek kapısıydı. Ama Yeşilçam'ın güvencesi yoktu. Yaşlandın mı iş de yoktu, ekmek de... Hele bir de elden ayaktan düştün mü, Cihangir'in izbe, rutubetli bodrum katlarında bir başına ölümün tez elden gelmesi için dua ederdin... Yıllar geçti. Yeşilçam'ın yerini beyaz cam aldı. Herkes dört elle bu yeni umuda sarıldı. Ama "güvence" açısından yine değişen pek bir şey yok. Yüzün eskiyip de, yerini daha genç ve yetenekli oyunculara kaptırdın mı, ver elini sefalet ve yalnızlık... Bu vefasızlığı, umarsızlığı, sahipsizliği son olarak emektar oyuncu Necdet Mahfi Ayral'ın vefatında bir kez daha yaşadık. Eğer Şehir Tiyatroları imdada yetişip de 1 milyar 700 milyon liralık mezar parasını ödemeseydi, koca çınarı yatıracak toprağı bile bulamayacaktık. Peki bunu ne zamana kadar "kader" olarak göreceğiz? Benim naçizane bir önerim var: Madem televizyonda dakikalar boyunca reklam kuşaklarını izlemek zorunda kalıyoruz, bari bu fedakarlığımız bir hayra vesile olsun. Televizyonların reklam gelirlerinden RTÜK için ayrılan payın bir bölümü "Sanatçıları Koruma Fonu" adı altında toplanıp, ihtiyaç sahiplerine dağıtılsın. Biz de ekran karşısında reklam izlerken harcadığımız sürenin "boşa gitmediğini" bilip, en azından vicdanen kendimizi daha huzurlu hissedelim.
|