| |
|
|
Kocanın adı yok
Geçen gün, İstanbul'da yaşayan ama aile ve akrabalık ilişkileri sebebiyle o zengin Anadolu kültürü ile bağlarını koparmamış dostlarla bir araya geldik. Laf lafı açtı. Yemekten geleneklere zıpladık. Oradan "isim ve konuşma yasağı" konusuna geçtik. Bir arkadaş örnek verdi: n Bizim oralarda gelin, uzun süre kaynanasıyla konuşmaz. Yatar, kalkar, iş yapar ama eşinin annesiyle iki kelime edemez. Bir kadın bu ilişkiyi şöyle anlatmıştı: "Ben kaynanamla tam 25 Aralık 1973 günü konuşmuştum. Nasıl mı hatırlıyorum? Çünkü eşimin ailesi CHP'liydi. Bir gün radyo açıktı. Haberlerde İsmet İnönü'nün öldüğü söylendi. Kaynanam telaşla odaya girdi. 'Ne olmuş, İnönü mü ölmüş' diye sordu. Ben de 'Evet anne...' dedim. İşte o günden itibaren konuştuk." Bunun üzerine bir başka arkadaş eşler arasındaki isim yasağına şöyle bir misal verdi: n Bilirsiniz Anadolu'nun birçok yerinde kadın, kocasına ismiyle hitap etmez. Mesela 'bey' der. Ya da diyelim ki Hasan adlı bir oğulları varsa, "Hasan'ın babası" diye hitap eder. Bizim bir akrabamız vardı. O da kocasının is- mini söylemezdi. Peki ne yapardı dersiniz? Mutlaka isim kullanması gerektiğinde eşininki yerine başka bir isim söylerdi. Yani kocasının adı 'Ahmet' ise... 'Mehmet' derdi! Doğrusunu isterseniz benzeri yasakları sağda solda dinlemiş ya da okumuştum. Ama kocasının ismi yerine başka bir erkek ismini kullananı ilk kez duydum! Not: Bu geleneği saçma bulabilirsiniz. Zaten 'modern' hayat içinde silinip gidiyor. Ancak bu özel isimlere ilişkin 'yasaklar' devam etmiyor mu sanıyorsunuz? Babanıza, annenize, patronunuza ilk adıyla hitap ediyor musunuz? Ya da eşinize sadece ve sadece ismiyle hitap etmek biraz 'soğuk' durmuyor mu? Onun yerine, ne bileyim, mesela 'minik kuşum' demek daha sıcak, daha şirin değil mi?
|