|
|
|
|
|
|
Şimdilik arabası yok ama Abidin OLMUŞ!
Valla ünlü olmamak çok işime yarıyor. Mesela Akmerkez'den çıkarken otoparka param yetmezse plakamı yazdırıp çıkabiliyorum... Ya da bir partiye gittiğimde kapıdaki adamlarla kavga edebiliyorum... Gazeteci olmak da çok işime yarıyor çünkü gittiğim partide Abidin'i görüp ertesi gün onunla röportaj için buluşabiliyorum... Ve Abidin'in olduğunu' görebiliyorum....
Aslında bu görüşme gerçekleşmesinden bir gün önce grubumuzun müstesna erkek dergisi Esquire'ın partisinde Beşiktaş'taki Shuo'da başladı. Kapıda otomobilimi bırakmak için bodyguardlarla verdiğim kahramanca mücadelenin ardından tam parti alanına girmiştim ki, Yonca Evcimik'ten mesaj geldi: Rush, ben de buradayım." O kımıldamanın bile imkansız olduğu mekanda zar zor birbirimizi bulduk.
BEN BU ÜLKEYİ ÇOK SEVİYORUM Valla işte böyle anlarda ünlü olmamak çok işime yarıyor. Yani kapıdaki adamlarla kavga edebiliyorum, hatta sonra başa çıkamazsam kaçabiliyorum. Kimse de arkamdan bağırmıyor. Veya Akmerkez'den çıkarken otoparka param yetmezse ya da köprüye ödeyecek param yoksa plakamı yazdırabiliyorum. Bundan da gocunmuyorum. Çünkü yaşadığımı düşündüğüm ülkemi çok seviyorum. Aslında bir yaşa kadar Amerikalı olduğumu düşünürdüm. Sonra 6 ay süren (tuvalet filan temizlemek de dahil) bir deneyim sonrası (ki bu da eminim ayrı bir hikaye olur) ülkemi çok sevdiğime hatta İstanbul olmadan yaşayamayacağıma karar verip döndüm. Şimdi ünlü bir yazarımızın 2.5 milyonu çıkmayınca, otoparkçıya böylesine sitem dolu bir yazı yazması gerçekten canımı acıttı ve ben de bir şey demek istedim. Gelelim partiye... İşte Abidin ile bu partide karşılaştık. Aynı müzik şirketine çalıştıkları için o da Yonca ile birlikte takıldı o gece... Ve hemen ertesi gün buluşmak üzere sözleştik. Ona çok yakışacağını düşündüğüm için Peugeot 206 CC ile gittim olay yerine. Otomobili gerçekten ilk gördüğü andan itibaren beğendi. Üstelik o kadar yakıştı ki otomobile. Eğer benim olsaydı "Al yiğidim, ananın ak sütü gibi helal olsun" derdim. Onu ilk kez, gizliden gittiğim Popstar yarışmasının finallerinde görmüştüm. Şimdi bir albümü var ve içindeki özgüven, sesine yansımış durumda. İlk şarkısının nakaratı olan "Zır, zır, zır, zır ağlayacaksın" şimdiden çok ciddi bir hayran kitlesi yaratmış durumda. Ancak ne yalan söyleyeyim bu şarkının vokalleri tamamen Tarkan'ı çağrıştırıyor. İlk yarışmanın sıkı bir izleyicisi olarak ondan daha Anadolu rock tadında bir albüm bekliyordum. Abidin bu anlamda beni biraz hayal kırıklığına uğrattı ama kişiliği, dürüstlüğü ve sıcaklığıyla da bir Adanalı olmanın hakkını verdi.
GENÇLER ÇEVREMİZİ İSTİLA ETTİ Eski bir Mersinli olarak Abidin ile geçirdiğim saatler çok keyifli oldu. Sanki memleketten eski bir arkadaşım gelmişti. Otomobilin üstünü açıp onun albümünü dinlemeye başladık. Biliyorsunuz sosyete olduğumdan beri saçlarımı Diba'da yaptırıyorum. Abidin ile buluştuğum gün de saçlarım 'Diba'lıydı ve üstü açık otomobilde ahenkle uçuşuyordu. Otomobili o kullanırken ben de müzik işleri ile ilgileniyordum. Albümdeki 10'uncu şarkı, bir Fuat Güner şarkısı ve ona bayıldım. Neyse ben neyi beğenirsem beğeneyim, fotoğraf çekimi için durduğumuz yerde haftalardır yaptığım bu seride ilk kez başıma 'bir şey' geldi. Yaşları 5 ila 15 arasında değişen gençlerin istilasına uğradık. Yani kısaca Abidin 'olmuş!'
İYİ OTOMOBİL KULLANIYOR Firdevs ile olan birlikteliği devam etse de kendi hayatını kurmaya çalışıyor. Ataşehir'de oturuyor. Henüz bir otomobil alabilecek seviyeye gelmemiş ama en yakın zamanda istiyor. İstanbul trafiğine çok kısa zamanda alışmış. Otomobil kullanımı konusunda gayet bilinçli. Ayrıca dedim ya çok yakışıklı biri ve üstü açık otomobile de çok yakıştı!
|
|
|
|
|
|
|
|
|