Ben Felsefe grubu öğretmenliği mezunuyum. Milli Eğitim'de sözleşmeli öğretmenlik yapmaktayım. 19 Mayıs 2004 tarihli Sabah'taki eğitim dünyası köşesinde yazınızı okudum ve size bu konuda teşekkürlerimi bildirmeyi borç bilirim. Çünkü gerek öğretim üyelerimiz gerek MEB, gerekse siyasetçiler eğitim sisteminin bir ucundan tutup çözümsüzlük yaratıyorlar. Bu arada okullarda okuyan öğrencilerimizin hayatları onların alacağı kararlara kilitlenip kalıyor. Bu kadar duyarsız ve insan psikolojisini hiçe sayan bir tavra anlam veremiyorum. Kendileri de çocuk sahibi!.. AB için bu kadar kararlı (gibi) görünen hükümetimiz, Avrupa ülkelerinin insan psikolojisinin ne kadar önemli olduğunu vurguladığını biliyorlar mı? Değerli Sait Bey vurgulamak istediğim diğer bir önemli konu ise öğretmen ve öğrencilerimizin sorunları; bence asıl üzerine eğilmemiz ve çok düşünmemiz gereken konu bu. Öğretmenlerimiz geçim sıkıntısından kendini geliştiremiyor. Öğrencilerimizde bir boş verimlilik var. Veliler ise aman okuyan ne oluyor ki deyip, umutsuzluğa kapılmış durumda. İnanın Türkiye'nin önünü yine bizim yetiştirdiğimiz çocuklar kesecek çünkü almıyorlar ki versinler. Ne ekerseniz onu biçersiniz! Yazımı bitirirken bunları söylemek isterim. Keşke güzelliklerden, mutluluklardan ve umutlardan bahsedebilseydik. Ama her ne olursa olsun o günlerin gelmesi ümidiyle... Rumuz : T.A.