| |
Devlete soru sormak isterseniz...
'Vergi vermeyen oy kullanamasın' şartı getirseniz acaba 43 milyondan kaçı oy kullanabilir? Türkiye'de 43 milyon seçmen var ama gerçek vergi verenin sayısı üçdört milyonu geçmiyor... Halbuki devlet, vatandaşlardan aldığı vergilerle hizmet sunan bir örgütlenme... Gelişmiş ülkelerde herkes vergi veriyor ve herkes verdiği verginin nasıl harcandığını milimine kadar denetliyor... Bizde vergi veren çok az olduğu için, devletin işleyişini denetleme gibi bir arzu da yok...
*** Hatta tam tersine... Devletle birey arasında 'illegal' bir ilişki anlayışı hâkim... Devlet 'yargısız infaz' yapıyor, halk alkışlıyor... Buna karşın vatandaş kaçak gecekondu dikti- ğinde ya da kaçak elektrik kullandığında devlet de bunun üzerine fazla gitmiyor... Gelişmiş ülkelerde rastlanmayacak bu tür garip tablolar neyse ki gene yeryüzünün iradesiyle giderilmeye çalışılıyor... Denetlenebilir, şeffaf bir devlet yönetimi de, AB'nin uyum yasaları çerçevesinde, 9 Ekim 2003'te kabul edildi. Vatandaşın "bilgi edinme hakkı"nı, ilk kez 227 yıl önce İsveç tanımış... Biz 54. ülke oluyoruz. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, 24 Nisan'da yürürlüğe girdi... Kanunun nasıl işletileceğini tespit eden yönetmelik de 27 Nisan tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı. Birkaç gündür de gazeteler, vatandaşın bilgi edinme hakkını nasıl kullanacağını ince ince anlatıp duruyor.
*** Bu, şeffaflaşma yönünde büyük bir adım... Vergi verilmeyen, halkın vatandaş refleksinden ziyade tebaa anlayışına yatkın olduğu, sanayileşmesini tamamlamamış bir köylü toplumda bu kanunun ne kadar kullanılacağını sorgulayanlar var... Halbuki, rahmetli Turgut Özal'ın toplumsal hayatımıza armağan ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kişisel başvuru hakkına da böyle bakılabilirdi... Ama o hak en fazla Türkiye tarafından kullanılır oldu... Hatta kullanımının abartılı hale getirilmesi mahkemeyi rahatsız etmiş durumda... Eminim ki, bilgi edinme hakkı da, Türkiye halkının canı yürekten benimseyeceği bir yasa olacak. Kadim bürokrasi, evvel emirden gelen refleksi ile, yasaya geniş istisnalar koydu... Eğer toplum benim tahmin ettiğim gibi bu yasayı bir zaman içinde derinlemesine kullanabilirse, bürokrasinin bu geniş sınırları daha da daraltılacak... Demokratik hak kullanma gücü, şeffaflaşmayı istemeyen bir karşı zihniyeti ister istemez geriletecek. Bu nedenle bu yasa ve kullanımı çok önemli... Şeffaflaşmanın manivelalarından biri... Yönetilenler, devletler "milli güvenlik" başlığının altına saklanmasın diye, evrensel düzeyde örgütlenmiş bulunuyor... Kendi devletiniz size istediğiniz bilgiyi "milli güvenlik" bahanesine sarılarak vermiyorsa, www.article19.org sitesine girin... Bu site, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 19. maddesindeki haklarımızı savunmak amacıyla bir sivil inisiyatif tarafından oluşturuldu. Sivil inisiyatif bilgi edinme hakkının milli güvenlik kavramı aracılığıyla iğdiş edilmesini engelleyecek hukuksal kriterler oluşturdu... Bunlardan biz de yararlanabiliriz.
*** Türkiye AB süreci sayesinde hızla dünyanın bir parçası oluyor... Yöneten-yönetilen ilişkisi dünya standartlarına çekiliyor... Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi halkına layık görmediği tüm üst düzey standartlar AB sayesinde teker teker bizlerin malı oluyor... Yeter ki bu hakları kullanalım, devletin bizim vergileri nasıl harcadığını merak edelim... Tabii bunun için vergi de vermek gerek... Sanıyorum sıra ona da geliyor... Vergi veren, verdiği vergiyi denetleyen normal bir ülke olma yolunda ilerlemekteyiz... Bu yasa bu yoldaki çok önemli iri adımlardan biri...
|