|
|
|
|
|
Plajların en 'ince' hileleri
|
|
Kışın aldığınız fazla kilolar yüzünden mayo giymekten korkuyor musunuz? Vücudunuzun bazı bölümlerinden şikayetçi misiniz? Doğru modeli seçin, kusursuz görünün.
*** Ben ayrılıyorum
Televizyonlarda bir süredir yoğunlaştırılmış 'Dünya yarışma günleri' yaşanıyor; bilmiyorum demeyesiniz sakın. Bu 'serapa yetenek' yarışmalarında bir de 'cürrülük' kürsüsü mevcut. 'Cürrü ne ki?'nin açılımını yapacak olur isek: Her hafta sponsor kostümleriyle salınıp ahkam kesmece, bi de üzerine cukka almaca... Yalnız, bilmiyorum ama bir şey dikkatinizden kaçmıyor olsa gerek; bu yarışmalar sürerken yarışmacılar olsun 'cürrü üyeleri' olsun bir firar derdine düşmüş durumdalar. Bir, 'tutmayın beni gidicaam işte', bir banane banane durumları ki ne biçim. Kimi 'sabıkalı yarışmacı' protestosundan, kimi 'benim boyum kadar kızım, bi de üstüne torunum var, saçımın kılı ağarmış bacak kadar yarışmacının afra ve tafrasını çekemem' konseptinden, kimiyse ariZONAsını bahane ederek, tek tek basarak ve bade süzerek 'tutmayın beni' hadisesi yaratıyorlar. Duur daha bitmedi, unuttuklarım vaar: Aliciğim ekibi toplayıp geride kalanlara 'işçisiniz siz işçi kalın giyin tulumları oturun aşşaa' çekmiş, 'Parlak Yıldızlar' yarışmasını (Bak onu seyredemedim kaçırmışım) terk etmiş. Zerrinim, elektrik problematiğinin o hassas gönülcüğünde açtığı yaradan mütevellit ülke bazında terk-i diyar yaşayasıymış, (Ay! onu da seyredemedim. Devamsızlıktan kalıcam.)
RAHAT BATIYOR Yani canım okur yazarlarım, tehdit kıyamet, giden gidene. Hepsi iyi hoş ammaaaaa..... Bazen tepetastellerim atı atı veriyo. Yahu niçün bu kadar ciddiye alırsınız bu işleri. Kazanınn paraları giyin esvapları, yiyin için, atın havanızı, alın ekistralarınızı oturun aşşaa. Allah Allaaah! Ben anladım bunlara rahat batıyo. Her şey bi yana ben, eeennn çok Seyfi Dursunoğlu'nu seviyorum. Ezel evvel bu böyle... İnsanlığına, beyefendiliğine şapka çıkarmamak mümkün değil di mi? O kendini bilmezliklerle ne güzel baş ediyor. Zaman zaman sessiz kalmalarında ne anlamlar saklı... Onu ancak onun gibi durmuş oturmuş haza beyefendi olanlar anlayabilir. Onun gibi olanlar şehre sonradan gelmiş olanların bağdakini kovmaya yeltenme tavırlarının da nedenini bilir; zira neden bu gerekçenin içindedir. Konu değiştirelim (Değiş Ton Ton): Eurovision, Örevizyon, Örovizyon Erevizyon (Sunacak olan Meltem Cumbul sonuncusunu tercih ediyor!) Her nasıl telaffuz ederseniz edin hayatımızın gerçek tadı... Ben küçükken de öyleydi büyüdüm eşek kadar oldum yine öyle. Bi ara ülkede bile ilgi bazında hafif tertip sallantı geçirmiş idi fakaat ne zaman birinci olduk hadise iade-i itibarını hemmencecik kazanıverdi. Bu Erevizyonun (!) tüm yarışmacıları ve ülkenin ileri gelenlerinin davet edildiği (Ben yarışmacı kontenjanından işlem gördüm yanlış olmasın) bir davet yapıldı geçende Çırağan Sarayı'nda. Kültür Bakanlığı'nın verdiği davet pek görkemliydi canım, şerefyabolduk sayelerinde. Bu arada fotoğraflardan görünen kadarıyla TRT hakikaten elinden geleni ardına katiyen komamış ve görkemli ötesi bir hale getirmiş Abdi İpekçi salonunu. Hey benim canım Teretem be. Kimse yokken sen vardın ooolum...Yaşa varol sen inşallah? (Pardon, birden eski günlerimi hatırlayıp galeyana gelmiş olabilirim. Dost ve müşterilerin affına sığınıyorum!) Ay ay ay! Bu arada ben kokteylde kimleri gördüm? Canım arkadaşlarım (aslında abilerim de kavgada bile söölenmeyeceği içün söölemiyorun ben de!) Modern Folk Üçlüsü'nü... Yan yana resimler çekindiiik, sarılıştık eski günleri andııık. Her biri birbirinden formda güzel eşleriyle yarenlik ettik falan filan. Yine bu arada DİĞER MAGAZİNCİLERİ TENZİH EDEREK SÖYLÜYORUM masabaşı habercisi salak bir magazinci arkadaşımız 'Bi dakka bi şey diyim öyle çekin' deme anımdaki bir enstantane de gözlerimin kapalı çıkması üzerine resmin altına: 'İki kadeh içti gözleri kaydı'(!) yazmış. Bi daa görmiyim poster yaparım kendisini şehrin muhtelif yerlerinin duvarlarına. Okey? Aaa sinir ediyorlar adamı sahiden içip içip yamulsak neyse... Cık cık cık cık.
|
|
|
|
|
|
|
|
|