| |
Fransız'dan al haberi
Mehmet Elkatmış... AKP Nevşehir Milletvekili... TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı... Üç dönemdir Meclis'te... Elkatmış, bir grup Fransız'ı Nevşehir'e götürdü. Sağı, solu gezdirdi. Ve sıra "şaraba... Şarap fabrikasına" geldi. Elkatmış başladı ballandıra, ballandıra Nevşehir'in şarabını anlatmaya: - Şöyle güzeldir, böyle güzeldir... Fransız şarabından geri değildir... Nevşehir'in şarabını alın, Fransa'da satın... Nevşehir'de bir şarap fabrikası da kurabilirsiniz... Her türlü desteği sağlarız.
___ Sigara, içki içmeyen AKP'li Elkatmış'a takıldık: - Şarap günah değil mi? Başladı gülmeye: - İçmiyorum ki, satmaya çalışıyorum... Şarap fabrikasından geldiler... "Abi, şarap stokları birikti" dediler... Fransızlar'a satsak kötü mü olur?.. Yeter ki memlekete döviz girsin. İşte "reel politika" denilen şey bu olsa gerek.
___ İçlerinde Fransız Büyükelçisi de vardı... Fransız işadamları da. Kapadokya'ya hayran kaldılar. Elkatmış her fırsatta, Fransız işadamlarına aynı sözleri söyledi: - Gelin, burada yatırım yapın. Bir Fransız işadamı "siz önce bürokrasiyi azaltın" diye tepki verdi. Elkatmış "azalttık" dedi. Sonra da Fransız'dan şunları dinledi: - Hayır, Türkiye'de bürokrasi azalmadı... Türkiye'de bir iş kurmak istiyoruz... Bunun bürokratik işlemlerini takip için üç eleman aldık... Bu bize ilave bir maliyet getiriyor... Ve Türkiye'de yatırım yapmamızı güçleştiriyor.
___ Mehmet Elkatmış'a yine takıldık: - Keşke o Fransız'ı hemen Ankara'ya getirip, "bürokrasiyi azalttık" diyen hükümet üyelerinin karşısına dikiverseydiniz.
___ Nevşehir-Niğde bölgesinin patatesi meşhurdur. Ama çoğu kez "elde kalır." "Çürür." Ve patates üreticisinin bir türlü, iki yakası bir araya gelmez. Mehmet Elkatmış Fransız heyetine bol bol patates yedirdi. Yiyenler "çok beğendiklerini" söylediler. Elkatmış "öyleyse satın alın" diye konuştu. Birkaç Fransız işadamı "elbette alırız" dediler: - Ama önce sizin patatesinizin marka olması lazım... Markalaşın... Paketleyin... Üzerine hangi özellikteki toprakta yetiştiğini yazın... Dediklerimizi yaparsanız bu kalitedeki patates bütün dünyada kapışılır.
___ Denizi geçip, derede boğulmak galiba buna derler. Üretimi yapıyoruz ama pazarlamayı beceremiyoruz. Fransız'ın "kapışılır" dediği patatesi çürütüyoruz.
___ Fransızlar Ankara'dan Kapadokya'ya "karayolundan" gittiler. Karayolu "oldukça trafikli." "Duble yol" inşaatları bitmiş değil. Bölgeyi gezerken Kapadokya Havaalanı'nı gören Fransızlar şaşırdılar. Birbirlerine "neden uçakla gelmedik" diye sordular. Onlara anlatıldı ki: - Kapadokya Havaalanı Türkiye'nin altıncı büyük havaalanıdır... Yurtdışından gelen uçaklar iner... Ama bu havaalanına iç hat seferleri yapılmamaktadır. Fransızlar bu defa Elkatmış'a döndüler: - Ama neden? ___ - Sayın Elkatmış... Fransızlar'a ne yanıt verdiniz? - THY ile konuştuk... Sayın Başbakan'ın da sözü var... Yakında iç hat seferleri başlayacak. Elkatmış'a biz inandık. Fransızlar'ın inanıp, inanmadıklarını ise bilmiyoruz. ___ Fransızlar, Kapadokya'dan memnun ayrıldılar. Onlara göre "Türkiye yaşanacak, mülk satın alınacak, yatırım yapılacak yer." Ama "ah bir de bürokrasi olmasa."
|