| |
|
|
'Sağlık' ideolojisi
Gündelik hayat'ın kendine has yapıları, çelişkileri, ideolojileri vardır. Mesela son yıllarda 'sağlık' böyle bir alanı oluşturdu. Onunla birlikte ideologlar da zuhur etti. Kimdir 'sağlık ideologu' derseniz örnek olarak Prof. Osman Müftüoğlu'nu verebilirim. Onun geçenlerde NTV'de, Defne Sarısoy ile yaptığı söyleşiyi izledim. Ve dehşete düştüm. Hayır, yalan-yanlış şeyler söylediği için değil. Elbette konusunun uzmanı. Beni dehşete düşüren gündelik hayatımızı 'sağlık-diyet-spor' üzerine inşa etme çabası oldu. 'Duygusal egzersiz'den, 'kilo psikolojisi'nden söz ediyor... Sıkı bir diyetten sonra 'yasaklı' şeylerden atıştırmayı, 'kırmızı ışıkta geçme heyecanı'na benzetiyor... Kilo veren insanın 'şımarma hakkı' olduğunu söylüyor. Özetle bizi neredeyse her an, her dakika sağlımızı düşünmeye davet ediyor. Tabii bunu despotça bir edayla değil, 'sürekli gülümseyen, uzman dost' maskesiyle yapıyor. Ben buna mikro faşizm derim! (Ayrıca tartışırız). ___ Neyse... İşin ironik yanı ne biliyor musunuz? Cengiz Aslan'ın pabucu dama atıldı; çünkü Turgut Özal öldü. Başkent Hastanesi'nin doktorları da aynı akıbete uğradı; çünkü Bülent Ecevit hâlâ ayaklarını sürüye sürüye, titrek titrek yürüyor. Osman Müftüoğlu'nun büyük şansı ise Süleyman Demirel gibi bir sağlık abidesinin doktoru olması. 'İroni bunun neresinde' diyeceksiniz. Demirel, Müftüoğlu'nun bize 'yapın, edin' dediği her şeyin tam tersini simgeliyor: Bildik bileli kilolu... Beli 102 santimden çok daha geniş... Doğru dürüst spor yaptığı yok. Ve bütün hayatı stres içinde geçti... Yüksek tansiyon ve yüksek şekere rağmen hâlâ eli politikanın içinde! Bundan âlâ ironi mi olur?
|