| |
|
|
Cumhuriyetin çimentosu
Topu topu 20 kişiydiler 85 yıl önce bugün Samsun'a ayak bastıklarında... Mustafa Kemal ile aralarında Refet Bele, Hüsrev Gerede, İbrahim Tali Öngören, Refik Saydam, Cevat Abbas Gürer gibi Cumhuriyet'in anıt isimlerinin bulunduğu 19 subay. Mustafa Kemal, Bandırma vapurundan inerken duygularını şöyle dile getirecekti: "Samsun'a çıktığım gün elimde hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu milli kuvvete, bu Türk milletine güvenerek yola çıktım." Ne ordusu vardı, ne silahı ama hedefini daha yola çıkmadan belirlemişti: Osmanlı'nın enkazından modern ve çağdaş bir devlet kuracaktı. Bu devleti de şöyle anlatacaktı: "Kurtuluş için üç türlü görüş ortaya atılmıştı: İngiltere'nin koruyuculuğu, Amerika'nın güdümü, bölgesel kurtuluş yolları. Ben bunların hiçbirinde tutarlılık görmedim. Bir tek karar verilebilirdi. O da ulusal egemenliğe dayanan, kısıntısız, koşulsuz, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak. İşte Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur. Türk'ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyi..." Mustafa Kemal kurtuluş sonrası kurulacak devletin yükseleceği iki sütunu da yine o günden tanımlamıştı: Cumhuriyet ve laiklik: "Cumhuriyetin temelinde demokrasi, onun da temelinde laiklik ilkesi yatmaktadır. Bu kavramları birbirinden ayırmak asla mümkün değildir. Çünkü birbirlerinin tamamlayıcısıdır." Cumhurbaşkanı Sezer'in dün yayınladığı mesajda, "Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan değerlerin temel taşı" dediği laiklik, işte böyle bir çimento, böyle bir tutkal. Sulandırılmaya kalkışılırsa, ne değerler kalır ortada, ne cumhuriyet, ne devlet, hatta ne de Türk milleti...
|