| |
Paris'ten gelen imam
Fransa şu sıralar "radikal" bulduğu imamları peşpeşe sınırdışı ediyor. Bir tane de Türkiye'nin payına düştü. Paris'te ünlü Bastille cezaevinin bulunduğu 11'inci bölgedeki derme çatma Ayasofya Camii'nin imamı Mithat Güler önceki akşam Air France'ın İstanbul uçağına bindirilip Türkiye'ye gönderildi. Yozgat'ın Sorgun ilçesinden 45 yaşında, 5 çocuk babası Güler, 1980'den beri Fransa'da yaşıyordu. Babası Duran Güler gibi o da bir süre Citroen otomobil fabrikasında çalışmıştı. Şimdi ticaret yapıyordu. Oğullarından Abdurrahman Güler'in söylediğine göre, pazarlarda tişört, kazak, gömlek satıyordu. Yine oğluna göre, Güler imamlık yapmıyor, sadece caminin yöneticiliğini yürütüyordu. Bir de cami girişinde tabelası bulunan "Fransa İslam Cemiyeti"nin başkanıydı. Sınırdışı edilmek üzere havaalanına götürülürken, İçişleri Bakanlığı, Güler'in "Kamu düzeni için tehdit oluşturduğunu" açıkladı ve ekledi: "Çünkü o şiddet ve teröre başvurulmasını teşvik eden aşırı dinci bir örgütün Fransa sorumlusu..." Bu örgüt, Kaplancılar'dı. Sicili epey yüklü Fransız istihbaratı "Fransa İslam Cemiyeti"nin Kaplancılar'ı örgütlemek için kurulduğunu, caminin de örgüt cemaatinin buluştuğu yer olduğunu belirlemişti. İz sürmüş, epey bilgiye ulaşmıştı: Güler 1996'da Cemalettin Kaplan'ı Paris'te ağırlamıştı, ertesi yıl Bonn'da Kaplancılar'ın "Evrensel İslam Cumhuriyeti" toplantısına katılmıştı. Daha da vahimi 1995'te Paris'te bombalı saldırılar düzenleyen Cemal Zeytuni adlı teröristi "İman şehidi" diye nitelemişti. Sınırdışı kararına itirazını ele alan mahkemede, yargıç "Fransız yasalarının şeriatın üstünde olduğunu kabul ediyor musunuz" diye sordu. Güler şu cevabı verdi: "Sayın yargıç, bu tartışmalı bir konu. Kur'an'da tanrı emrinin tüm yasaların üstünde olduğu yazılı. Ancak Fransız yasalarınca cezalandırıldığımı da biliyorum." Güler, Fransa'nın sınırdışı ettiği üçüncü Türk imam oldu. 2001'de Orhan Arslan, bu yılbaşında da Ömer Öztürk gönderilmişti. Onlar da Kaplancı'ydı. Ve onlar da Ayasofya Camii'nde "Batı karşıtı, Yahudiler'in öldürülmesi çağrılarının yapıldığı" vaazlar vermişlerdi. Diyanet'e düşen görev Fransa'da 400 bini aşkın Türk arasında topu topu 500 Kaplancı var. Ancak bu kadarı bile Türkiye imajına zarar vermeye yetiyor. Hele peşpeşe üç imam sınırdışı edilince iş daha da ciddileşiyor. Özellikle de AB yolculuğunun bu en kritik yılında. Çünkü Türkiye'ye karşı çıkmak için bahane arayan Fransız kamuoyu, "Zar-zor sınırdışı ettiğimiz bu fanatiklerin yüzlercesi, binlercesi, Türkiye'nin AB'ye üye olmasıyla aramıza katılacak" diye düşünüyor. O nedenle Avrupa'daki Türkler'e çağdaş din hizmeti götürülmesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'na büyük görev düşüyor. Biliyoruz; kadro ve bütçe yetersizliği nedeniyle sıkıntı içinde. Yurtdışındaki sadece 49 kadronun bile ancak 34'üne atama yapabildi. Ancak hiç değilse, Avrupa'daki Türkler'den nitelikli din adamı yetişmesine eğitim desteği verebilir. Hazır fırsat da çıktı: Fransız hükümeti ülkedeki 1500 imamı eğitimden geçirmek için kolları sıvadı. Bu eğitim sonrası sınavda başarılı olamayanlar, imamlık yapamayacak. Hükümet ayrıca ılımlı ve dışa açık imamlar yetiştirmek için ilahiyat fakültesi kurmayı planlıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu projede görev almalı. Almalı ki, Fransa'daki Türk toplumu birkaç yıl sonra, İslam anlayışımız ve geleneklerimiz arasında dağlar kadar fark bulunan Faslı, Cezayirli, Tunuslu imamlara muhtaç olmasın...
|