Ben olsaydım hiç istemezdim
Eğer ben "Cumhuriyet idealinin, demokrasi idealinden daha üstün olduğuna" inanan biri olsaydım, liderimin Kemal Alemdaroğlu olmasından fena halde rahatsız olurdum.. Çünkü benim düşüncelerimi savunan önder ismin, aşırı karikatürize duruşu, çocuksu ve gülünç heyecanı, marş söyleme hevesi, "gerekirse yüz bin şehit daha vererek Atina'yı teslim alma" şevki beni acayip rahatsız ederdi. "Böyle biri beni temsil etmesin!" derdim. Utanırdım yani.
*** Eğer ben imam-hatip okullarının bir an önce kapatılması gereken "şer yuvaları" olduğuna inansaydım, Amerikan ve İngiliz kolejlerini "cici", buna mukabil imam-hatipleri "tehlikeli" bulan bir adam olsaydım, buna ikna edilseydim, dün Ankara'da 19 Mayıs törenlerinde Ata'nın "Gençliğe Hitabesi"ne yanıt veren metni okuyan imam-hatipli öğrenciyi alkışlamayan kuvvet komutanlarının yaptıklarını asla tasvip etmezdim. Çünkü "cumhuriyeti koruyacağız" diye yemin eden o öğrencinin yeminine güvenmemenin, toplumun vicdanında derin bir rahatsızlık yaratacağına inanır, imam-hatip liseleriyle bu şekilde mücadele edilemeyeceğini düşünürdüm.
* * * Eğer ben imam-hatip liselerinin zararlı olduğuna inansaydım, Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın "İmam-hatip lisesi mezunu bir başbakanı içime sindiremiyorum" şeklindeki açıklamasından çok rahatsız olurdum. İlk etapta hoşuma gidecek olan bu açıklamanın, son tahlilde sorunlu bir açıklama olduğunu fark ederdim. Benimle aynı görüşte olan Barolar Birliği Başkanı'nın, solculuk adına, demokratlık adına yapılan itirazlar karşısında sus pus olmasından ve yenilmesinden rahatsız olurdum. Anadolu'daki bazı kentlerin baro başkanlarının da imam-hatip mezunu oldukları gerçeğinin ortaya çıkmasının, Barolar Birliği Başkanı'nı büsbütün çaresiz kılacağını düşünür kahrolurdum.
*** Eğer ben AK Parti iktidarına 'darbe beklentisi' içinde olacak kadar karşı olsaydım, beni Zekeriya Beyaz gibi birinin temsil etmesinden mahcubiyet duyardım.. Onun etekleri zil çalarak kameraların karşısında "Erkan-ı harbiye işini bilir!" demesinin, olayın ciddiyetini zedelediğini düşünürdüm.
*** Eğer ben AK Parti iktidarına şiddetle karşı olsaydım, benim fikirlerimi savunan bir köşe yazarının "12 Eylül darbesi çok iyi oldu" türünden yazılar döşenmesi karşısında yerin dibine girerdim. AK Parti iktidarına karşı verilen mücadelenin 12 Eylül'ü savunma çizgisine düşmesinin ne kadar yanlış olduğunu düşünürdüm. Tayyip Erdoğan neyi savunuyorsa ona karşı çıkmanın ya da Erdoğan neye karşı çıkıyorsa onu sahiplenmenin "iyi bir muhalefet stratejisi" olmadığını düşünür, bu tür yaklaşımların eninde sonunda AK Parti'ye yarayacağına kanaat getirirdim.
|