|
 |
 |
 |
 |
|
İkili oynamadım
"F.Bahçe'ye bir süre vermiştim. G.Saray devreye girmeye çalıştı. Teklif yapabilecekleri tüm yolları kapadım. Teklif yapsalardı da F.Bahçe'ye verdiğim süre dolmadan yanıt vermezdim".
Pierre van Hooijdonk'un Fenerbahçe'ye transfer olacağı yönünde haberler ilk ortaya çıktığında kimseler inanmamıştı. Heyecanlanan birçok Fenerbahçeli bile bu transferin olacağına fazla ihtimal vermemişlerdi. Sonra olay ciddiyet kazandıkça yeni gelişmeler yaşandı. Galatasaray devreye girdi. Hollandalı yıldızla ilgilenen sarı-kırmızılılar araya çok sayıda menajer sokmaya başlayınca Fenerbahçe'de endişe başladı. O günleri Van Hooijdonk'tan dinleyelim: "Futbol kariyerim boyunca her zaman, her konuda profesyonelce davranmaya özen gösterdim. Transferlerim de buna dahil. Fenerbahçeli yöneticiler bana son derece profesyonel bir şekilde yaklaşıyorlardı. Onlara bir süre verdim ve bu sürenin sonunda diğer kulüplerin tekliflerine bakacağımı ilettim. Bu arada Galatarasaray'ın devreye girmeye çalıştığını öğrendim. Profesyonel bir futbolcuyum ve yeterince tecrübeliyim. Ben istemedikten sonra hiç bir şey olmayacağını da biliyorum. Galatasaraylı yöneticilerin bana teklifte bulunabilecekleri bütün yolların önüne geçtim. Bu nedenle Galatasaray'ın bana bir teklifi bile olamadı. Eğer olabilseydi de verdiğim tarihin sonuna kadar onlara yanıt vermezdim. Zaten Fenerbahçe o süreyi beklemeden benimle anlaştı. Böylece Galatasaray'la hiç temasım olmadı.''
"F.Bahçe beni 4 yıl istedi"
Fenerbahçe'ye elbette araştırmadan gelmedim. Zaten 4 yıldır benimle ilgileniyorlardı. Bu süreç içinde hep takip ettim. Benim için güzel bir kulüptü. Futbolun her türlü heyecanını doyasıya yaşıyorlardı. Şimdi bu kulübün içinde olmaktan çok mutluyum. Şükrü Saraçoğlu Stadı gerçekten dünya çapında bir futbol arenası. Futbolu severek oynayan birinin zevk almaması mümkün değil. Aynı zamanda Fenerbahçe taraftarı da çok farklı. Çok bağlılar, çok büyük destek veriyorlar. Ben de her maç sonrası tribünleri dolaşarak onlara teşekkür ediyorum. Bu onlara bir borcumuz. Sahamızda Samsunspor'la berabere kaldıktan sonra da tribünleri dolaştım. Puan kaybettik diye onlara teşekkür etmememiz gerekmiyor. Yine teşekkür edip, gerektiğinde özür de dilemeliyiz. Fenerbahçe kulübü taraftarına çok şey borçlu.
"Hataları tartışırım"
Ligin ikinci yarısında bir dönem kötü oynadık ama kazanıyorduk. Özellikle deplasmanlarda kazanmamıza karşın arzuladığımız futbolun çok uzağındaydık. Bunu dile getirdiğim  zamanlarda bazen tepki topladığımı gördüm. Buna anlam veremedim.
"Hollandalı konuşur"
Belki bizim eğitim sistemimiz böyle. Hollanda'da bize futbolu öğretirken hatalarımızı da tartışmamız gerektiğini öğretirler. Ben de bunu yapmak istedim. Ama bu hiçbir takım arkadaşıma bakış açımı değiştirmez. Ben eleştiriliyordum, ama kimse de iyi oynadığımızı ya da yanlış konuştuğumu söyleyemiyordu. Demek ki doğruydum. İnandığım bir şey olursa yine söylerim. Yurtdışına giden benim gibi parlak kariyerli tüm Hollandalı futbolcular zaman zaman benzer sorunlar yaşadılar. Bunun farkındayım. Ancak bizim sistemimiz bu. Yanlışlığa isyan ediyoruz, düşüncemizi hemen ortaya koyuyoruz. Ancak Fenerbahçe camiasının beni anladığına inanıyorum. Yani ben sorun olmadım. Kötü oynuyorduk da nasıl mı başarılı olduk? Elele verdik ve giderek daha düzenli oynamaya başladık. Futbolumuz düzeldi, takım içindeki birlikteliğimiz gün geçtikçe arttı. Bu çok önemli. Eğer gelecek yıl daha da başarılı olursak bunun başlıca nedeni takım içindeki dayanışmamız.
"Orta sahayı sevmem"
Mevki olarak gole yakın oynamak benim tercihim. Forvette oynamak hoşuma gidiyor. Hem atıyorum, hem attırıyorum. Ama Daum beni Beşiktaş maçında orta sahada denedi ve bu birkaç maç böyle devam etti. Ancak bundan mutlu olduğumu söyleyemem. Yine de teknik direktörün işine karışmak benim tarzım değil, yalnızca fikrimi söyleyebilirim.
"Özel yaşamım bana ait"
İstanbul çok güzel bir kent. Fenerbahçe dışında, burada yaşamak da bana ayrıca keyif veriyor. Birçok güzel mekan buldum. Oralarda bulunmaktan keyif alıyorum. Ailem de bu kenti seviyor. Eşimi, ailemi medyadan uzak tutmaya özen gösteriyorum. Çünkü onların da bu dünya içinde yer almalarının gerektiğine inanmıyorum. Zaten oğlum zaman zaman yanımda oluyor. Ayrıca, özel yaşamım bana kalmalı. Bu arada Türkçe öğrenmeye de hızla devam ediyorum. Ama kameralar karşısında en fazla birkaç kelime konuşurum, açıklama yapmam. Çünkü yanlış şeyler iletmekten korkarım. Yihne de kısa süre içinde yakın çevremle artık Türkçe konuşmaya başlayabilirim.
DENİZ DERİNSU
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
