kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Sadakat ve ihanete dair muhasebe

Dilerseniz, bir iç muhasebe olarak da kabul edin.
Aidiyet, dayanışma, "omerta" yani suskunluk yasası veya "ayrık otu" olmak üzerine.
6 yaşımdan itibaren 12 yıl yatılı okudum. Yatılılık kültürü terkibinin has unsuru, "dayanışma ve paylaşma"nın diğer yüzü, "ihbar etmeme, ele vermeme, satmama" kararlılığı, direnci, inatçılığıydı.
Kurallara, yönetmeliklere ve idareye karşı. Bir kişinin cezalandırılmasındansa, toplu cezayı göze almaca.
Ruhu bozanlar, "ayrık otu" ya da "muhbir" sayılır; dışlanır, yerine göre buz ve leş gibi havuza atılırdı.
Lise sonlarında başlayarak edindiğim "siyasal kültür" ise, benzer bir ruh taşımasına karşılık, elbette mevzuları ve sonuçları bakımından daha ciddiydi.
Kimilerini sonunda muhbir kılan, kimilerini işkencelerde pes ettirmeyen bir kültür.
Siyasi birlikteliklerden dini cemaatlere, hatta şirket kültürlerine kadar, "topluluk raconu"nda bu, iki yüzlü biçimde vardır zaten.
Hiyerarşiye ve hegemonyaya ihanet etmeyecek, sürüde kalacak, ama sürü içinde de, istendi mi, arkadaşını satacaksın. Aslında vicdanını gömeceksin!
Hakim kültür; milli, dini ve belli bir sınırın ötesinde siyasi meselelerde "ayrık otu" istemiyor, cezalandırıyor, ama bir yandan da, her koyunun kendi bacağından asılmasını, herkesin birbirini ezmesini ve satmasını teşvik ediyordu.


Muhasebeyi, elbette bu cemaatçi, dayanışmacı ve susmakta dirençli yapıları olumlayarak da yaptım.
Ancak hep bir sorun vardı; olgunlaştıkça kafamı kurcalayan.
"Ayrık otu" olmak, her koşulda, mesele ne olursa olsun, ayıp, günah ve ihanet miydi?
İnsanların "ayrık" kalmalarının, "omerta"ya ihanet etmelerinin gerektiği durumlar olmaz mıydı?
Topluluk ruhunu satmamak ile o ruhun alçaldığı yerde ihanet etmek arasında bir geçiş olamaz mıydı?
Bal gibi olurdu. Galiba! İtirazdan, itaatsizlikten başlayarak, eleştiriden geçerek, dayanamamaya, katlanamamaya, patlamaya kadar bir yelpazede.
İnce çizgi, ahlak ve etik anlayışıyla oluşuyordu. "Doğru"ya ilişkin bir kavrayıştan. Sadece kendi fikrinin, kendi kalbinin, kendi vicdanının sesine sahip çıkıp boyun eğmemek değil...
"Neyin daha kötü olduğuna" dair bir muhasebeden geçiyordu.
Satmak, ihbar etmek değil; ama, "kötü"yle mücadeleye dair bir inançtan geçiyordu.
Ve "insanlık hukuku ve adalet"e ilişkin bir hissediş ve bilgi idi.


Bunları, bazı ayrık otlarının, bazı "hainler"in, ait olduğu topluluğa ihanet ederek, insanlık suçlarını teşhirdeki tarihi rollerine ilişkin yazdım.
ABD askeri Joseph M. Darby, böyle bir hain.
Yıllar sonra cezaevinden çıkan, "İsrail'in nükleer silah yapımını teşhirle vatana ihanet"ten mahkum Vanunu da öyleydi.
Darby, silah arkadaşlarına ihanet etti! Yani "sattı!"
Birkaç gündür, nefretle, tiksintiyle tanık olduğunuz o işkence fotoğraflarını açığa çıkaran, alçakları ihbar eden o.
Alçaklıklarını sırıtık pozlar vererek belgeleyen asker arkadaşlarından edindiği fotoğraf diskini, "Artık dayanamıyorum, katlanamıyorum" diyerek sızdıran o.
Vietnam'da da öyleleri çıkmıştı; başka yerlerde, başka vesilelerle de.
Hepsi kahraman da olmadı; kimi dışlandı, unutuldu, bunaldı.
Yukarıdaki muhasebenin ince çizgisi, hassas sınırı, hepimizin yol ayrımı bu işte:
Nerede sadık, cemaatçi, toplulukçu, kol kırılır yen içinde kalırcı...
Nerede, doğru ve iyi, adalet ve insanlık, ahlak ve etik adına "ayrık otu ve hain" olacağımıza dair!
Ve her halükarda, tercihimizin korkuyla değil, vicdanda cesaretle belirlenmesine dair!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Sadakat ve ihanete dair muhasebe   / 05-05-2004
 Cesur gazeteciler... Hamile işkenceciler   / 04-05-2004
 Çuvaldız!   / 03-05-2004
 Serbest piyasa işkencecileri   / 02-05-2004
 Yokuşun başında yatan sırlar   / 30-04-2004
 Kahredici biçimde, istila içimize siniyor!   / 29-04-2004
 Oradan, buradan, yüzümüzün iki yanından   / 28-04-2004
 Reddedenleri reddetme hakkı   / 27-04-2004
 Sevenleri ayırmayın!   / 26-04-2004
 Kendi kaderine niyet... Kader, kısmet!   / 25-04-2004
MEHMET TEZKAN
Liselilere haksızlık yapılıyor
Meslek liselerinin...
EMRE AKÖZ
Karanlıkta Sezen Aksu
Pazartesi akşamı, restore edilip...
UMUR TALU
Sonra demokrat, önce muhafazakar!
Demokrat olmak"...
Ruhban Okulu'nu açın
Başbakan Erdoğan'ın Yunanistan ziyareti bugün başlıyor. Beş ana...
İşte işkenceleri ortaya çıkaran Amerikalı asker
Başkent Bağdat'taki Ebu Garib hapishanesindeki ABD...
Karadeniz köpürdü: 4-0
Karadeniz köpürdü: 4-0
Geçen yılki finalin rövanşında perdeyi Mehmet Yılmaz açtı. Gökdeniz...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.