|
|
|
|
|
|
Barış turumuz bando eşliğinde sona erdi
Suriye'den sonra etkinlik, Ürdün'de mütevazı bir hal aldı. Coğrafya ve iklim, teknik olarak bizleri epey zorladı ama amacımıza ulaşmamızı engelleyemedi. Ve Ürdün sınırında develer üzerinde askerler bize ilk karşılamayı yaptı. İkincisi ise bando eşliğinde kent kerkezinde oldu.
İki yıllık hazırlık sürecinden sonra gerçekleşen 5 günlük bisiklet maratonu Ürdün'ün başkenti Amman'da 24 ve 25 Nisan'da yapılan iki günlük konferansla sona erdi. Beyrut'tan barış talebiyle yola çıkan 24 ülkeden 200'e yakın kadın, Lübnan-Suriye sınırından Amman'a kadar pedal çevirerek, tüm zorlukları yenmenin ve etabı tamamlamanın gururuyla son durakta gözyaşlarına boğuldu. Etkinliğin altıncı günü yani 21 Nisan'da, Suriye'de karşılaştığımız büyük ilgiyi hafızalarımıza yerleştirip Ürdün sınırına doğru yola çıktık. Uluslararası yoldan sınıra girdiğimizde Suriyeli yetkililerin bizim için bütün işlemlerimizi halletmesi işimizi kolaylaştıran hoş bir jestti. Biz de bu arada bol bol hurma yiyerek, enerji depoladık.
ÇOK YORULDUK AMA DEĞDİ Suriye'den çıkış yapıp, Ürdün'e girmeden önce, arada kalan tampon bölgede develerin üzerinde, başlarına Ürdün puşisi takmış askerler tarafından ilgiyle karşılandık. Yine bizim için özel olarak hazırlanmış Bedevi çadırlarına girerken Arap müzikleri tabi ki bize eşlik ediyordu. Sınırdaki bu kampta da 200 kadın aynı çadırda geceledik. Yorgunluğumuzu ise kampın kenarına yakılmış küçük ateşin üzerinde pişirilen 'mırra'dan (şekersiz kahve) içerek biraz olsun atmayı başardık. Kalabalık ve curcunalı bir gecenin ardından sabah kahvaltımızı yapıp bisikletlerimizle Ürdün sınır kapısından geçiş yaptık. Sanki iki ülke arasındaki sınır çizgisi, hava koşullarına ve coğrafyaya göre çizilmişti. İlk dakikalardan itibaren hem sürekli yokuş hem de karşıdan esen inanılmaz bir rüzgara karşı mücadele etmeye başladık. .
RAHATA KAVUŞABİLMİŞTİK Önümüzdeki konaklama yerimiz Hashemite Üniversitesi'nin kampusüne ulaştığımızda bizi alkışlarla ve çiçeklerle karşılayan üniversite öğrencileri yorgunluktan asılan yüzlerimizi biraz olsun yumuşattı. Beyrut'ta karşılaştığımız gençlerden çok farklı olan bu profilde, yine erkekler çoğunluktaydı. Az sayıda bulunan kız öğrencilerin ise başlarının kapalı olması dikkatimizi çekti. Katılımcılar, bu manzara karşısında birbirine "Bu ülkede kadınlar zorunlu mu kapanıyorlar" diye sormaktan kendilerini alamadılar. Sorunun cevabı "Hayır"dı ama karşılaşılan manzara "gönüllülük" oranın çok yüksek olduğunu gösteriyordu.
HİÇ KADIN EĞİTİMCİ YOK Hashemite Üniversitesi'nin geniş kampusünde geçirdiğimiz bir gece iki günlük kamp maceramızda spor salonunda yere serilmiş yataklarda uyuduk ama duş yaptık, yüzme havuzunu kullanık. Ve en önemlisi internete kavuşarak tedirgin ayrıldığımız sevenlerimize ulaşmanın rahatlağını yaşadık. Ürdün'de iklimle birlikte alışkanlıklarımız da değişti. Günlerce, kadın egemen bir etkinlik sürdürmemizin ardından üniversitede erkekler tarafından ağırlanmak saltanatımızı sarstı. Akşam yemeği öncesi hazırlanan programda ilk kez protokol uygulamasıyla karşılaşınca Avrupalı kadınlar epey şaşırdı. Ayrıca, üniversite rektörü Prof. Dr. Hakam Al-Hadidi, rektör yardımcıları Prof. Dr. Talal Akasheh ve Prof. Dr. Mohammad Abu-Quadais, öğretim görevlileri arasında, hiç kadın bulunmaması da dikkat çekiciydi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|