kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 

Sessizce eğleniyoruz.

Kazanmak, kaybetmek gibi bir derdim yok. Adamına göre film bulup anlattırmak bana yetiyor. Erkekler ise gayet acımasız

Sessiz sinema oynamayı sever misiniz? Ben bayılırım. Kim sevmez ki? Dünyanın en eğlenceli oyunudur o. Peki iyi oynar mısınız?

Ben kötü bir oyuncuyum
Yine de eğleniyorum işte. Dakikalar süren çaresizliğime bakıp kahkahalarla komik hareketlerimi izleyenleri öldürmek gibi bir hisse kapılmıyor değilim hani. Ama bu his çabuk geçiyor. Çok ama çok gülüyorum. Kazanmak, kaybetmek gibi bir fikrim de yok. Adamına göre film bulup anlattırmaya bayılıyorum.

Örneğin futboldan hiç anlamayan bir arkadaşa "Eski Açık Sarı Desene" filmini anlattırıyorum. Kocam karşı tarafta bilmek için kıvranıp duruyor, oysa GS'yi herhangi bir şekilde anımsatacak tek bir kelimeyi işaretle anlatabilse benimki hemen anlayacak. Hani "İmparator"u oynayabilir, oradan Fatih Terim, ardında GS. ve benim film. Zavallı arkadaş çırpındıkça çırpınıyor, olmuyor işte. Sıra kocama gelince daha çok eğleniyorum, mümkünse seçimlerimi Fransız filmlerinden yapıyorum. Hani hayatında duymadığı, öyle bir film olup olmadığını bile bilmediği filmlerden. Süre bittikten sonra "Ben kabul etmiyorum, böyle bir film yok, sen yine uydurdun!" demesini göze alarak hem de "Barbarların İstilası" diyorum. Sonra arkama yaslanıp, içkimi yudumluyorum. "Arkadaşlar süreye gerek yok, bırakın anlatsın!"

Rakip tarafımız ise daha acımasız.
Bu arada ufak bir not, arkadaşlarla sessiz sinema oynamaya karar verdiğinizde siz siz olun, "Hadi kızlar bir grup, erkekler bir" gibi saçma bir laf söylemeyin çünkü oyunun sonunda çiftler arasında şiddetli kavgalar yada ayrılıklar yaşanabiliyor.

Biz geçen gece yaptık bir hata!
Erkek grubu demin de dediğim gibi gayet acımasız. Tabii cinsiyet meselesi... Güldükleri şeyler bile farklı. Örneğin içimizdeki en alımlı dişiye "Salako", "Sefiller" ya da "Maymunlar Cehennemi"nden kaçış gibi filmleri anlattırmaya bayılıyorlar. Neymiş efendim? Maksat kızcağızın yüzünü komik şekilde görebilmekmiş. Bu arada banko bilinen filmleri buradan sayıyorum. Uğraşıp anlatmaya kalkmayın, otuz saniye dolmadan tahmin ediliyor.
1-Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
2- Günahkar
3- Namus Borcu
4- Profesyoneller (Anlatması birbirinden zor gözüken bu dört filmi en acemimiz bile anladı be kardeşim. Nasıl yani?)

***

İşte böyle gecelerden biriydi. Kendimizden geçmiş bir şekilde birbirimize film anlatıyorduk. Saat iyice ilerleyince işin suyu çıktı. Alkol seviyesinden midir, gecenin şımarıklığından mıdır bilinmez şöyle diyaloglar geçti aramızda. "Evet kızlar anlatıyorum. İki kelimelik bir film birincisi..." Anlatmam gereken kelime "yaz". Aslında son derece basit. Güneş, sıcak yapacağım bitecek. Niyeyse kulağımı tersten gösteriyorum, kış kelimesi anlatıp tam karşıtı nedir diye soruyorum işaretle. Karşı taraftan mucizevi yaratıcı bir cevap geliyor. "KI" "Kı" ne demek yani? Tabii ki pes ediyorum.

Bir süre sonra sıra yine bizde. Bu sefer ben dinliyorum bulmaya çalışıyorum. Yanımda deminki yaratıcı arkadaş. Filmi anlatmaya çalışan hecelere böleceğim diyor. Ve dirseğini gösteriyor, 90 derece çiziyor falan. "Hah" diyorum, dik mik öyle bir şeyler anlatıyor bu. Yanımdaki bağırarak atlıyor "Filmin adını buldum, dikson gazı!" Öyle bir film var mı? Ayrıca dikson gazı nasıl bir gazdır, böyle bir gaz var mıdır? Karşı taraftaki durum bizden beter, arkadaş "Azınlık Raporu"nu anlatmak için az kelimesinden başlıyor ve az kelimesini anlatabilmek için kasenin içindeki çikolataları bir dolduruyor bir boşaltıyor. Niye ki? Sinirimiz bozuluyor ve oyuna son veriyoruz. Kim mi kazanıyor? Tabii ki kızlar grubu. Sabahın o saatinde çaktırmadan telefonla kopya alıyorum. "Son bir film daha soracağım bunu da bilirseniz, siz kazandınız! Yoksa biz!"

Filmin adı "Vadim O Kadar Yeşildi ki!"
Yine arkama yaslanıyor, yüzerek vadiyi anlatmaya çalışan kocamı izliyorum. Tahminler gecikmiyor. Yüzme, yüzücü, dalga, iki dağın adasında yüzüyorsun. Bulamıyorlar, bu filmi bulamıyorlar işte.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bağdat Caddesi'nde küçük kadınlar yürüyor, yaşları 14   / 18-04-2004
 Ünlüler mezar taşlarını yazdı   / 11-04-2004
 Az daha eve bir lama alıyordum   / 04-04-2004
 Çocuğunuz korktuysa ne yapacaksınız?   / 28-03-2004
 Taksim'den Üsküdar'a el sallayabilir misiniz?   / 21-03-2004
 Herkes gizlice güzelleşiyormuş meğer   / 14-03-2004
 Bu bisküviler bir harika   / 29-02-2004
 Sessizce eğleniyoruz.   / 22-02-2004
 En tepede küçük bir arıza   / 15-02-2004
 Bir gelinin üç tane babası olur mu?   / 08-02-2004
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Aslında herkesin hayali öylesine farklı...
ÖNCEL ÖZİÇER
Ebru Şallı yılın annesi olsun
Her yıl Anneler Günü...
İki bin yıllık şehrin Alman aşçısı
Dışarıda dolunay ve Roma var. Öyle bir masaya oturuyoruz ki! Burası Gambero...
Ödüllü genç aşçı
Türkiye'de her yıl Gastronomi Birliği Rotisörler Zinciri Derneği tarafından...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.