|
|
|
|
|
|
Dini çekinceler önemli
TÜRKİYE'DE organ bağışı konusunda, dini çekincelerin ağır basmasının önüne geçilemiyor. Dinen caiz olmadığını düşünen çok sayıda insan, organ bağışına yanaşmıyor. Oysa, bundan tam 24 yıl önce bu konuya açıklık getirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 6 Mart 1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu açıkladı. Bu kararda; hastanın hayatını veya hayati bir organını bundan başka çarenin olmadığının mesleki ehliyet edilmesi, hastanın bu yolla tedavi edileceğine ilişkin doktor kararının olması, doku ve organı alınacak kişinin bu işlemin yapılmış olduğu sırada ölmüş olması, tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak olan bu nakle razı olması gerektiği vurgulandı. Yine aynı kararda, "Organınızı vereceğiniz kişi yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi sorumludur" deniliyor. Kuran-ı Kerim'de de, 'Kim bir insana hayat verirse onun tüm insanlara hayat vermişçesine sevap kazanacağı' beyan ediliyor. (Maide suresi, ayet 32)
Aile ile kim görüşmeli? DR. LEVENT Yücetin hazırladığı 'Aile İle Görüşme; İzin ve Destek" başlıklı çalışma, aile ile organ nakli koordinatörleri arasında geçen ilginç diyaloglara da yer veriyor. Ailelerle yapılan görüşmelerden bazı konuşma örnekleri koordinatörlere rehber oluyor; Aile: O ölmüş olamaz, hala nefes alıp veriyor. Koordinatör: Hayır sadece makineler onun nefes almasını sağlıyor. Aile: O öldü ise neden makineleri kapatmıyorsunuz? Koordinatör: Onun şu anda organ nakli için organları çalışır durumda, makine kapatılırsa o organlar da oksijensiz kalır ve ölürler . Aile: Ben bir gazetede görmüştüm, beyin ölümü gerçekten ölüm değilmiş. Koordinatör: Bu doğru değil, beyin ölümü olan kişi tıbben ölmüştür. Sizin söylediğiniz bitkisel hayat için geçerlidir. Aile: Peki bu şekilde bırakırsak ne olur? Koordinatör: Bir süre sonra kalp atımı da duracaktır. Aile: Bunu nasıl bilebilirsiniz ? Koordinatör: Beyin ölümü tanısı kriterleri tüm dünyada aynıdır ve dünyada bu tanıyı alıp geri dönen hasta yoktur. Bu tanıdaki testler ve sonuçları çok nettir. Aile: Ben beyin ölümü olan hastaların hâlâ hissedebildiklerini duymuştum. Koordinatör : Hayır, onlar hiçbir şey hissetmezler çünkü onların beyni zaten ölmüştür. Ailelerin koordinatörlerle paylaştıkları içlerini kemiren bu sorular çoğu zaman organ bağışını engelleyici nitelik kazanıyor ve donör hiçbir organı alınamadan toprağa veriliyor. Onun için bu diyalogda koordinatörün ikna kabiliyeti büyük rol oynuyor.
Türkiye'de organ ve doku nakli istatistikleri 28 YILDA yapılan transplantasyon rakamları çok da iç açıcı görünmüyor. Uzmanlar bu rakamların Türkiye için çok düşük olduğuna dikkat çekiyorlar. (1975-2003) Böbrek Transplantasyon sayısı: 6679 Donör (Canlı: 5000- Kadavra: 1676) Karaciğer Transplantasyon sayısı: 696 Donör (Canlı: 266- Kadavra: 430) Kalp Transplantasyon sayısı: 130 Kalp kapakçığı Transplantasyon sayısı:175 Akciğer Transplantasyon sayısı: 1 Pankreas Transplantasyon sayısı: 15 (Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Daire Başkanlığı istatistikleri)
|
|
|
|
|
|
|
|
|