|
|
Lozan Antlaşması ve Annan Planı
Son günlerde Lozan Antlaşması ve Annan Planı karşılaştırılarak verilen ödünlere rağmen bu planın Türkiye tarafından kabul edilmesinin bir başarı olduğu ileri sürülmektedir. Bilindiği gibi Lozan Barış Atlaşması da verilen ödünlere rağmen Türkiye'nin öncelikli genel amacını olan "bağımsızlığı" sağladığı için başarılı kabul edilmiştir. Türkiye'nin Lozan Konferansı'ndan bekledi- ği, ulusal bağımsızlığının tüm dünya tarafından tanınması ve yeni bir Türkiye olarak uluslararası siyasi ve hukuk ortamında kabul edilmesi idi. Türkiye'nin, bütün gayretini bu amaca yoğunlaştırması, İtilaf devletleri, özellikle İngiltere tarafından çok iyi anlaşıldı ve Türkiye'nin bu tavrı aleyhine kullanıldı. Türkiye'nin yeni bir devlet olarak tanınması karşılığında Türkiye'den ödünler koparıldı. Türkiye, Lozan Konferansı'nda, "Bağımsızlığımız onaylansın da diğer birkaç konu çözümsüz kalsa da olur" şeklinde bir izlenim verir gibiydi. Lozan Konferansı Barış Kurulu'na seçilen İsmet Paşa, 3 Kasım 1922'de Meclis'te yaptığı konuşmada, Konferans'ta izlenecek yolun Yüce Meclis'in şimdiye kadar kabul ettiği antlaşmalar ve Misak-ı Milli doğrultusunda olacağı hususunda Meclis'e güvence vermesine rağmen Türkiye'nin güney sınırı istendiği gibi çizilememiş; Musul ve Hatay Misak-ı Milli hudutları dışında kalmış; kıyılarımıza pek yakın ufak-büyük adalar elde edilememiş ve Boğazlar üzerinde tam ve kesin bir egemenlik kurulamamıştır. Lozan Konferansı sonrasında imzalanan Barış Antlaşması, Türkiye'nin istediği şekilde bir sonuç vermemiştir, ama Türkiye'nin genel amacı gerçekleşmiştir. Türkiye, uluslararası ortamda siyasal ve hukuksal varlığı ile kabul edilmiştir. Annan Planı üzerinde de aynen Lozan Konferansı sürecinde olduğu gibi sert tartışmalar sürüp gidecektir. Ancak bu tartışmalarda ön yargılı davranılmamalı, hedeflenen genel amaç doğrultusunda sağduyulu davranılmalıdır. Burada genel amaç nedir? Türkiye'nin AB'ye üye olması mı; yoksa Kıbrıs sorununun adil ve eşitlikçi çözümü mü? Öncelik hangisindedir? Öncelik AB'ye üye olmak ise Annan Planı'nın taraflara verdiği siyasi, idari ve hukuki kazanımlar ve kayıplar daha ılımlı bir şekilde tartışılabilir ve plan kabul edilebilir. Eğer öncelik, Kıbrıs sorununun çözümü ise Türkiye'nin hiçbir konuda ödün vermemesi gerekir. Şu husus da akıldan çıkarılmamalıdır; bugün Türkiye'de, Kıbrıs'ın tamamı elde edilse, Kıbrıs'taki bütün Rumlar Yunanistan'a gönderilse bile AB'ye girmeyi istemeyen gruplar vardır. Esas sorun da budur... Dr. Şerafettin YAMANER - İSTANBUL
|