| |
|
|
Bir müthiş film ki.. Seyredenler unutamıyor..
İstanbul Film Festivali'nde müthiş bir film var bugün, Kadıköy Rexx sinemasında, suarede.. Yani bana sorarsanız iki eliniz kanda olsa gidin görün.. Sinema tarihinin en ilginç, en tartışmalı filmlerinden biri.. İsmet Berkan sen gitme yalnız.. Gene yarıda bırakırsın.. Yarıda bırakılabilecek bir film çünkü.. İğrenç.. Hem iğrenç, hem müthiş nasıl olur?.. Sinema tarihinin en müthiş dört adamı oynuyor da ondan.. Fransız ve İtalyan sinemalarının o dönemdeki en büyük sanatçıları, Marcello Mastroianni.. Ugo Tognazzi.. Michel Piccoli.. Phippe Noiret.. 1973'te sinemalarda gösterilmeye başladığında dünya birbirine girmişti.. Bir övgü ve lanet yarışı birlikte başlamıştı.. Böyle filme gidilmez de ne yapılır.. Sinemaya benim kadar meraklı Ahmet (Kışlalı) o sırada Paris'teydi.. Dönüşte nasıl heyecanla anlattı bana.. "Hıncal bu filmi görmelisin.. Mutlak görmelisin.. Böyle bir şey olmaz" diye.. "Ama Türkiye'ye gelmez.. Sansür izin vermez.. Yurtdışında rastlarsan kaçırma" dedi.. Gelmedi tabii Türkiye'ye.. 80'li yıllarda birgün Köln'de dolaşırken, bir köhne sine- manın kapısında afişini görünce daldım içeriye.. Almanlar kendi dillerine çevirmişler. Tek kelime Almanca bilmem.. Ama film öyle bir görsel şölen ki, nefes nefese seyrettim sonuna dek.. Ve de geldik, 2003 yılına.. Paris'te Dünya Atletizm Şampiyonası'ndayız ya.. Fnac, Virgen, ne kadar büyük şirket varsa dalıyorum dükkânlarına.. Filmin DVD'sini arıyorum.. Sonunda bir genç tezgâhtar üstelik hatırladı.. "Şurada bir tane kalmış olacak galiba" dedi.. İki kat üste çıktık.. Koridorların en sonuna vardık.. Heyecandan ölüyorum.. "İşte burada" demez mi?.. Delikanlıyı sarı lıp öpeceğim.. Fransızca.. İngilizce alt yazısı var üstelik.. Türkiye'ye döner dönmez, bizim maççı ve sinemacıları topladım.. Filmi başlattım.. Yarısı dayanamadı terk etti.. Kalanlar bayıldılar, bayıldılar..
***
Büyük Tıkınma.. La Grande Bouffe.. La Grande abbuffata!.. Marco Ferri'nin dünyayı birbirine katan, eleştirmenleri birbirine düşüren filminin adı bu.. Ama övenler de lanetleyenler de bir noktada birleşti.. "Bu filmi izleyenler, hayatları boyu unutmazlar.." Dört orta yaşlı arkadaş.. Dördü de gurme.. Dördü de yemeğin en güzelini yapmayı da yemeyi de seviyorlar.. Hem de öyle seviyorlar ki, sonunda ölesiye yemeye karar veriyorlar.. Laf değil. Gerçek.. Ölene kadar yiyecekler.. Hani "Çatlamak" denir ya işte o.. İçlerinden birinin kuş uçmaz, kervan pek geçmez, şato gibi bir evi var.. Kıtlık varmış gibi malzeme yığıp eve kapanıyorlar.. Keyfi tamamlamak için eve birkaç da fahişe alıyorlar baştan ama, sonra kadınları kapı dışarı ediyorlar.. Yemenin, sınırsız yemenin, tıkınmanın yanında onlara ihtiyaçları yok ki..
|