|
|
Soylu ve savaşçı samuraylar
Son Samuray, Osmanlı'nın yeniçerileri ya da Vahşi Batı'nın son kovboyları olan ve onlar gibi yok olmaya mahkum bir insan türünün hüzünlü öyküsünü konu alıyor.
Son Samuray geliyor ve kim ne derse desin kalplerimizin ortasında bir yerlere çörekleniyor. Belki çok önemli bir film değil, belki fazlasıyla klişelere yaslanıyor, belki tipik Hollywood kalıplarını bu Japon kültürüyle yakından ilişkili hikayede bol bol kullanıyor.
Ama tüm bunlara karşın, film bana en azından iki büyük filmi anımsattı. Cesaret, yiğitlik, inanılan şeyler uğruna ölümü göze alma ve de elbette o çok başarılı savaş sahneleriyle "CesurYürek"i...Ve de eskimiş, yıpranmış ama belki de gerçek kimliğimiz ve insanlığımızla yakından ilişkili bir zümreyi ve bir kurumu modern yaşamın kaçınılmaz olarak yok etmesi temasıyla da, Sam Peckinpah'ın "Vahşi Belde"sini.
Bugünlerde moda olan 19. yüzyıl öykülerinden biri olan "Son Samuray", Amerikan iç savaşına bulaştığı gibi, eli de Kızılderililerin kanına bulaşmış, bu yüzden sürekli soykırım kabusları gören yorgun ve bezgin asker yüzbaşı Nathan Algren'in 1870'lerde çağrılı olarak Japonya'ya gitmesini ve orada, disiplinsizlikleriyle illallah dedirten "samuray"lara karşı imparatorun ordularını eğitme çabalarını anlatıyor. Ama daha ilk savaşta düzenli ordu, samurayların inanılmaz döğüş tekniklerine yeniliyor ve Algern esir düşüyor. Ve de zaman içinde samurayların tarihin derinliklerinden süzülüp gelen asıl kişiliklerini keşfediyor.
Onurlarını her şeyin üzerinde tutan, son derece cesur, imparatora yürekten bağlı ama kendi kuralları, etikleri ve değerleriye yaşamakta inatçı bir guptur bu...Ve şüphesiz çağ atlamak ve bunun için ABD'yle her alanda ilişki kurmak isteyen Japonya'nın önünde bir engeldirler. O açıdan yokedilmeleri kaçınılmazdır. Tıpkı bir zamanların Osmanlı'sının yeniçerileri ve de Peckinpah'ın gerçek Vahşi Batı'yı tanımış son kovboyları gibi...
OSCAR'A ADAY DEĞİL AMA Film, görkemli savaş sahneleriyle, Hans Zimmer'in müziğinin her zamanki gibi aşırı biçimde altını çizdiği bir duygusallığın karışımı gibi duruyor. Ama bu ticari öğeler, yine de yoğun ve derin bir dram duygusunu zedelemiyor. Bu soylu ve elit savaşçılara ta Amerika'dan gelip katılan ruh kardeşleri, onlarla birlikte sonuna dek savaşmaktan çekinmiyor. Filmi izlerken, biraz da ABD'nin günümüzdeki varlığına da inatla karşı çıkan o kitlesel ve de romantik protesto eylemlerini düşünmemek olanaksız.
Tom Cruise'un oyunu hiç de fena değil. Oscar'larda unutulması bence haksızlık olmuş. Ama Japon oyuncuların Batılı oyunculara nerdeyse fark attığı bu filmin en dikkate değer oyuncusu, Oscar adayı olan oyunuyla, samurayların şefini canlandıran Ken Watanabe. Umarım ödül ona nasip olur.
SON SAMURAY *** (The Last Samurai) Yönetmen: Edward Zwick Senaryo: John Logan, E. Zwick, Marshall Herkowitz Müzik: Hans Zimmer Oyuncular: Tom Cruise, Ken Watanabe, William Atherton, Chad Lindberg, Billy Connolly, Timothy Spall, Masato Harada Warner Bros (ABD- Japonya-Yeni Zelanda ortak-yapım) filmi.
|