| |
Ölmek, yok olmak değil
Kur'an-ı Kerim'de bildiriliyor ki... Her canlı ölümü tadacaktır. (Al-i İmran suresi) Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size yetişecektir. (Nisa suresi) Yine Kur'an-ı Kerim'de deniliyor ki: Artık ecel gelince o ne bir saat geciktirilebilir, ne de öne alınabilir. (Nahl suresi) Ecel geldi ve Sabancı da ölümü tattı. Ama ölüm "yok olmak değildir." Geçici dünya misafirliğinden sonra, ahiret yaşamına geçiştir. Allah'a, ülkesine, çevresine, ailesine kar- şı "vazifelerini" yerine getirenler için "ölüm, daha yüksek bir yaşama açılan kapıdır." Onbinlerce insana istihdam yaratan, okullar, öğrenci yurtları inşa eden Sabancı "görevlerini" eksiksiz yerine getirdi. Mekanı cennet olsun. Artık "daha yüksek bir yerde ve sevenlerinin kalbinde" yaşayacak.
***
İki yıl önceydi. "Ecevit-Bahçeli-Yılmaz Hükümeti" görevdeydi. Mustafa Özkan'ın İstanbul'da bir daveti olmuştu. Eve ilk giden iki konuk Sabancı ile bizdik. Ona "bir kitaptan" bahsettik. Babası Hacı Ömer Ağa ile Celal Bayar arasında geçen bir olay anlatılıyordu. "Özetle" şöyle. Cumhurbaşkanı Bayar bir gün Hacı Ömer Sabancı'ya der ki: - Fabrika kur... İnsanlara iş imkanı yarat. "Baba Sabancı" Bossa'yı kurar. Açılışa, Bayar'ı davet eder. Cumhurbaşkanı kürsüye çıkar: - Hacı Ömer değil mi ki, fabrika kurdun, insanlara iş sağladın, Allah benim ömründen alsın, sana versin. Bayar'ın bu sözleri üzerine Hacı Ömer Ağa ağlamaya başlar.
***
Sakıp Sabancı'ya, Mustafa Özkan'ın evinde "kitapta okuduğumuz bu olayı" anlatınca... Sakıp bey heyecanlanmıştı. Ayağa kalkmıştı. "Ben de oradaydım" demişti: - Daha küçüktüm... Cumhurbaşkanı'nın sözleri bütün aileyi ağlatmıştı... Bayar'ın o sözleri üzerine babam yeni fabrikalar kurmuştu.
***
"Fabrika... Yatırım... Üretim... İstihdam" denilince nasıl heyecanlandığına o gece bizzat tanık olduk. "Yatırımsızlığa, işsizliğe" ne kadar üzüldüğünü bizzat gözledik.
***
Eski valilerden Hüseyin Öğütçen, anılarında (Bir İdarecinin Zamanla Yarışı) anlatır. Sabancı, İzmit'te "yatırımlarını büyütmek, yeni yatırımlar yapmak" niyetindedir. Ama "imar planı ile ilgili bazı konularda, bürokrasinin işleri hızlandırması" gerekmektedir. Sakıp bey İzmit Valisi'ni, Belediye Başkanı'nı, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı'nı, Kordsa'da yemeğe davet eder. "Kafasından geçenleri" anlatır. "Destek" ister. Ve sözü valiye bırakır. Hüseyin Öğütcen de konuşur: - Sayın Sabancı, yeni fabrika demek, işsizlere iş vermek demek... Elbette yardımcı oluruz... Ama bir şartla. - Nedir şartınız vali bey? - İzmit'te, kültür merkezi yok.... Eğer kültür merkezi ve kütüphane yaparsanız, biz de her türlü desteği veririz. Sabancı birden heyecanlanır. Ayağa fırlar: - Vali bey benden eğitimle, kültürle ilgili ne isterseniz isteyin... En iyisini yapacağım. Ve gerçekten de "en iyisini" yapar.
***
İman edip iyi, yararlı işler yapan kimseler cennetlik olanlardır; onlar orada ebedi kalacaklardır. (Bakara suresi)
|