|
|
|
|
|
'Anne Türkler geldi dönerleri de nefis'
|
|
Çocuklarını "Anneciğim Türkler geliyor" sözüyle korkutan İtalyanlar artık başka düşünüyor. Milano'daki 20 bin Türk, gelenek ve kültürüyle bir getto yaratmış.
Milano'daki Türkler, İtalyan finans, ekonomi, moda, dizayn ve futbol dünyasının merkezi bu şehirde, "Küçük Türkiye" yaratmış. Ülkenin kuzeyinde kendine has bir düzen ve hızda yaşayan Milano'daki binlerce Türk birbirinden farklı alanlarda başarıyı yakalamış. Ünlü dizayn stüdyosunda işinin bir numarası tasarımcıdan işadamına, bakkalından berberine kadar herkes bu kentin olağünüstü ritmine ve kurallarına ayak uydurmuş. "Little Turkey" Küçük Türkiye adı verilen mahalle şehrin merkezinde yer alan Buenos Aires caddesi civarında kurulmuş. Milano'nun en işlek alışveriş yerlerinden olan bu caddede bir bakışta iki dönerci, bir bakkal ve bir berber dükkanını birden görmek mümkün. Hatta "İstanbul Parucchieri" İstanbul Berberi'nin içindeyken karşı kaldırımda "Anatolia Döner Kebap" dükkanını görebilirsiniz. Türklere ait dönerciler, bakkallar sizi kokuları, renkleri ile bir sokaktan diğerine sürükleyebilir.
Reçeli, Sucuğuyla Türk Market İlk durağımız Via Vitruvio'daki (Vitruvio Caddesi'nden) Numan Turgut'un bakkal dükkanı, çağdaş adıyla süpermarketi. Selam Market, Türk bayrağı, kolonyaları, duvarda asılı ayeti, reçelleri, sucuğu, beyaz peyniri, yoğurdu ile çocukluğumuzdan bu yana bazı şeylerin hiç değişmediğinin kanıtı. Değişen sadece müşteriler; Türklerin yanı sıra İtalyanlar ve diğer yabancılar bu mini marketin müdavimleri. Genelde bakkal dükkanlarının bir köşesi de kasap olarak kullanılıyor. Etin İslami usulle Araplar tarafından kesildiğini ve kansız et yemek isteyen İtalyanların da buradan alışveriş ettiğini öğreniyoruz. Numan Bey, 15 yıl bir çiftlikte çalıştıktan sonra kendisine bir bakkal dükkanı açmış. 15 yıl prim ödedikten sonra işsizlik sigortası alamadığından yakınıyor.
Sosyal Güvenlik anlaşması yok Milano'da karşılaştığımız pek çok Türk işçinin de en önemli problemi bu: İtalya ve Türkiye arasında sosyal güvenlik anlaşmasının olmaması burada sayıları 20 bine varan Türkleri zor durumda bırakıyor. Bakkala alışverişe gelen ve Nuovo Milanese'de bir ambalaj fabrikasında çalışan iki genç Türk işçisi de sohbetimize katılıyor. İşçi ücretlerinin 1000 euro civarında olduğunu öğreniyoruz. Kazandıkları ile geçinemediklerini söylüyorlar. Ev kiralarından şikayetçiler, kiralar 800 euro'dan başlıyor. Bazıları Başbakan Erdoğan'ın girişimlerine rağmen yanıt alamadığını söyleyerek, acı bir dille "Berlusconi Tayyip'i atlatıyor" diyorlar.
Tatlılarda unutulmamış Süpermarketler ve iki berber dükkanı dışında Milano'da yakında adım başı dönerci açılabileceğini söylemek pek de fantezi olmaz. Bundan 3-4 yıl önce 2 olan dönerci sayısı 50'ye çıkmış. İtalyan pizzasının Euro'dan yediği darbeden döner şanslı çıkmış görünüyor. Türkler ve Arapların yanısıra, alternatif, etnik ve hesaplı beslenme arayışları içinde olanlar için de iyi bir çözüm. Yine Via Vitruvio'daki İstanbul Döner Kebap'ın monüsünde İtalyanca, Türkçe ve Arapça'nın birlikteliğini görmek tuhaf. Bu karışıma Barış Manço'nun "aynalı kemer ince bele" şarkısı eşlik ediyor. Dönerci dükkanlarında artık Türkiye'de yapılmadığı kadar demli çay bulmak da mümkün. Döner ustaları kendi becerilerine göre döner dışında, börek, poğaça, lahmacun, baklava, kadayıf, dürüm tatlısı, muhallebi vs. ile ürünlerini zenginleştirmeye çalışıyorlar.
|
|
|
|
|
|
|
|
|