|
|
|
|
|
|
En çok klasik çizgiler seçiliyor
Korse, iç çamaşırı, pijama ve mayo üreticisi ünlü iç giyim firması Ten'in CEO'su Deha Orhan, Türk kadınlarının hâlâ klasik çizgileri tercih ettiğini söylüyor. Orhan, sırf bu yüzden 22 yıldır aynı modelleri tekrar tekrar ürettiklerini belirtiyor ve ekliyor: "Memnun kalınmayan ürünleri geri alırız".
Bundan 48 yıl önce kurulan Ten İç Giyim, pazara ilk olarak korse üretimiyle girdi. Atilla Orhan tarafından kurulan firma, korsenin ardından sutyen ve küloda, ve daha sonra mayo üretimine geçmiş. Bugün, Ten, XINTIMA, Loliten ve Edora markaları altında üretim yapan Ten İç Giyim, sektörde yer eden, yılların markası olmasının yanında, çok genç isimler tarafından yönetiliyor. Bir aile şirketi olan firmanın Ten kalitesi altında üretim yapan tüm markalarının tasarımları, 28 yaşındaki Seba Orhan'a emanet. Şirketin CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkanı ise 31 yaşındaki Deha Orhan. Orhan, bayanlar için üretim yapan bir iç giyim firmasının yöneticisi olmanın bazen bayanları anlamak konusunda zorlukları olduğunu söylese de, Türkiye'deki bütün iç giyim firmalarının yöneticilerinin erkek olduğunu belirtiyor. Deha Orhan'ın hem kendi firmaları adına, hem de sektör adına en büyük sıkıntısı ise Çin'in Türk iç piyasasına gizliden gizliye hakimiyet kurma yolunda olması...
* Ten ismi bugünlere nasıl geldi? 1956 yılında üretime başlayan firmamız, babam Atilla Orhan tarafından İstanbul'da kuruldu. Üretime ilk olarak korse ile başladık. Daha sonra sutyen ve küloda, ardından sonra da mayoya geçildi. Bir yandan da tekstil üretimi başladı. Şu anda sutyen, külot ve yardımcı malzemeler; kumaş, lastik, dantel, agraf dediğimiz tüm ürünler burada üretiliyor. Bundan 8 yıl önce bu fabrikadaki üretim durduğu taktirde Türkiye'de çamaşır üretimi diye bir şey söz konusu değildi. Bütün Türkiye'deki firmaların tamamı, öyle veya böyle bize bağlıydı. Tabii şimdi herkes daha çok gelişti.
* Ten'de üretim hangi ürünlerle sınırlı? Mayo üretimiz devam ediyor mu? Mayo üretimine üç yıldır ara verdik. Üretimden ziyade, daha çok pazarlama ağırlıklı bir firma olduk. Kendi pazarlama ağımızı kurdum. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya ve Samsun'da altı bölge müdürlüğü kurduk ve bu bölge müdürlükleri aracılığıyla Türkiye'de yaklaşık 2 bin 500 noktaya Ten ürünlerini dağıtıyoruz. Pazarlama ekibini kurduğumuzda gördük ki sadece sutyen, külot ve korse ile kalmanın bir anlamı yok. Saten ve penye gecelik ile pijamayı da ekledik. Sonra bir çorap firması ile anlaştık ve Ten Çorap'ı çıkarttık. Bu sene farklı bir marka ile; Siesta ismiyle mayo çıkarıyoruz 2004 yazı için. Fakat önümüzdeki yıl Ten adı altında tekrar mayo üreteceğiz. Yakında da dış giyim üretimine geçmeye hazırlanıyoruz.
* Hangi yaş grubunu hedefliyorsunuz? Önce triko ile başlayacağız. Bizim tek bir markamız yok. Ten bizim, Loliten, X-INTIMA, erkek markası olan Edora bizim. Biz böyle farklı markalar altında üretim yapıyoruz.
* Bunların hepsi iç giyim ve iç piyasa markaları mı? Sadece iç piyasa ve hepsi iç giyim. Ten, belli bir gelir grubuna hitap ediyor. Loliten ilk sutyenden, 12 yaştan başlayan cicili bicili, fosforlu bir ürün grubu. X-INTIMA, abiye ve dış giyimle kombine edilebilen ürünleri içeriyor. Edora ise, pijamasıyla, boxer'ıyla atleti ile sadece erkeklere yönelik bir marka. Bu yelpazenin içine trikoyu ilave ettiğimiz zaman, her marka yine hitap ettiği kitleye göre triko ürünleri ile müşterisiyle buluşacak.
* Ten adı altında mağazalarınız var mı, yoksa sadece çamaşır butikleri ve büyük alışveriş merkezleri ile mi anlaşmanız var? Çarşı, YKM, Carrefour, Evkur, Koray gibi büyük gruplarda satıldığı gibi, 2 bin 500 noktada ürünlerimiz satılıyor. Ufak tuhafiyelerde ciddi satış oranlarımız var. Bununla beraber Ten adı altında olan altı mağazamız var. Hedef bu sayıyı artırmak. Geçen ocak ayında 2 mağazamız vardı. Bunu 5'e çıkardık ve şimdi de Antalya'ya altıncı mağazamızı açıyoruz.
* Mağaza olması ürünlerin nihai müşteriye doğru ulaşmasını daha kolay hale getiriyor. Neden sadece mağaza açarak kendi satış ağınızı kurmuyorsunuz? Çünkü bir mağazayı a'dan z'ye doldurabilecek çeşide son bir senede ulaşabildik. Şu an Türkiye'de baktığınızda bir çamaşır firmasının hiçbiri kendi ürettiği ürünlerle bir mağazayı doldurabilecek çeşitliliğe sahip değil. O güce bir tek biz sahibiz. Kendi markasıyla mağaza açmış firmalar var ama, baktığınızda içeride bulunan ürünlerin yüzde 80'i ithal. Yabancı markaları kendi markası altında satıyor. Bizim tüm ürünlerimizin üzerinde Ten etiketi var.
* Tasarımlarınızı kime emanet ediyorsunuz? Tasarımlarda kimin imzası var? Kız kardeşim Seba'ya emanet. Bizde de, sektörde de her sezon koleksiyon yenilenmiyor. Öyle sutyenler var ki, 22 yıldır üretiliyor.
* Erkek bir yönetici olarak bayan iç çamaşırı üreten bir şirketin başında olmak nasıl bir duygu? Nedir avantaj ve dezavantajları? Bazen o kadar zorluk çekiyorsunuz ki... Kadınlar bir şeylerden bahsediyor. Onları anlamanız için göğsünüz olması gerek. Ama sektör o kadar garip ki... Bölgelere gittiğimde toplantılar yapıyoruz. Ama hep şuna dikkat ediyorum; karşımda oturanların hepsi erkek... Tasarım grupları ve dikim ise bayanların elinde. Satışta yapacak bir şey yok ama tezgahtar arkadaşlar bayan tabii ki... Bu işin erkeği bayanı yok. Burada 460 kişi çalışıyor. Ve bunların nereden baksanız 300 tanesi bayandır. 160 tanesi ise erkektir. Çamaşır firmalarına baktığınız zaman hiç bayan rakibim olduğunu zannetmiyorum. Ama tabii bizim şu farkımız ve avantajımız var, Seba da bu işin içinde...
* Tasarımlarınız eskiden çok klasikti. Şimdi ise farklı yaş gruplarına hitap eden modern ürünleriniz var. En çok hangi ürünler talep görüyor? Bizde ürün, kumaşlar ve dantellerin bir kısmı yurtdışından geliyor. Bunlara göre modeller hazırlanıyor. Hazırlanan modeller de piyasaya sunuluyor. Türk hanımları tarafından en çok tercih edilen ürünler klasik çizgiler. Dantelli, karışık ve çizgi dışı ürünler 10'da 2 oranında satılıyor. Ama 10'da 8'i klasik.
SEZEN BAŞARAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|