kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Teknoloji
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 
Doktorları kim anlayacak?
Buzlar Çözülmeden'in deli kaymakamı
Kıymık

Doktorları kim anlayacak?

Geçtiğimiz pazartesi gecesi saat 01.30. Okmeydanı Sosyal Sigortalar Hastanesi'nin ana kapısından girip, az ötedeki acil merkezine doğru ilerliyorum. Cılız ışıkların aydınlattığı acil kapısı önünde aşırı kalabalık... Derken bir feryat yırtıyor karanlığı. Seçebildiğim kadarıyla kendini yerden yere atan bir kadın ve onu engellemeye çalışan 5-6 kişi.
Boğulmak üzereydi
Telaşla bir kenara çekip, park ediyorum aracı. Sonra küçük kameram elimde oraya doğru koşuyorum. Kadın o kadar çok bağırıyor ki sözcüklerini, ne söylediğini anlamak mümkün değil. Etraftakilere soruyorum; "Kocası ölmek üzereydi. Getirdiler ama sedye bulunamadı uzun süre. Adam istifra etmiş, boğulmak üzereydi son anda sedye geldi ama adamın gözleri filan dönmüştü içeri alındığında" diyorlar.
Allah'tan reva mı?
Sonra beni görüyor kadın. O duyduklarımız en yüksek volümü değilmiş meğer sesinin. Çekim yaptığımı görünce ses desibeli dayanılmaz hallere tırmanıyor, kendini helak ediş durumu daha da tiyatral hallere bürünüyor.
Sonra çevreme toplanan bir grup yurttaştan figan başlıyor;
- Gördünüz mü Savaş Bey bunca hasta gelip gidiyor tek bir sedye yok!
- Bakın bakın taksiyle geldi ve yere bırakılmak zorunda kaldı şu hasta amca. Sedye bulunmuyor çünkü.
- Başka servislerden sedye almak için kimliğini rehin bırakıyorsun. Allah'tan reva mı bu?

Ana kapı kapandı mı?
Her kafadan ayrı bir ses çıkınca insan ne dinleyebiliyor ne de dinlemeye çalıştığını anlıyor.
Sonra bahçeyle acil koridorlarını ayıran kademeli ana kapı kanatları bir bir kapatılıp sadece sedye aralığı kadar açıklık bırakılıyor. Güvenlik şefi ise telsizlerle haberleşip orada bir yığılmayı sağlıyor.

İnim inim inlesem
Bir yurttaş kendince açıklıyor durumu;
- Bakın size karşı önlem alıyor, kapıları kapatıyorlar. Girip görmeyeceksiniz, görüp çekmeyeceksiniz diye.
Çevredekilerin söylediğine göre de içerisi dışarısının 10 katı kalabalık ve perişanmış. İnsanlar savaş sırasında kurulan sahra hastanelerinde olduğu gibi inim inim inliyormuş sedye üstlerinde.

TV burada hadi bağıralım!

Sonra birkaç yurttaş karşı çıkıyor onlara. Diyorlar ki:
- Televizyon kamerası görünce şov yapıyorsunuz. Ayıptır, günahtır, haksızlıktır yaptığınız. Hanginizin hastasına bakılmadı burada. Biraz dürüst olun!..
Aralarındaki tartışma zaten gergin olan sinirleri kezzaplayacak gibi. Varlığımın ortamı daha da ajite ettiğini hissedip, "ekibimi alıp geleceğim" bahanesiyle uzaklaşıyorum oradan.

Bu ne akın?

Ertesi sabah. Yani dün erken saatlerde Hastane Başhekimi Doktor Tamer Yıldırımak arıyor. Gece oraya gelişim tedirgin etmiş yönetimi. Epey dertleşiyoruz hocayla. Kısa bir özet geçersem sıkıntılarını bir nebze paylaşmış oluruz. Diyor ki: "Keşke bir programınıza konuk gelsek de sorunları enine boyuna konuşsak. Dün gelip yarım saatte gördüğünüz manzaraları biz hergün, her gece yaşıyoruz. Sadece dün geceki acil başvuru sayısı 708 kişi. Bunlardan müşahadeye alınanların sayısı ise 103 kişi.

En büyük kim?
Başvuran yurttaşlarımızın yanı sıra ortalama 3-4 kişi de hasta yakını olarak geliyor. Ortalık kalabalığa kesiyor yani. Mevcudumuzda acil yatış için 13 yatak, demirbaşımızda 18 sedye var. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, yardımcı sağlık personelimiz özveriyle hizmet vermeye çalışıyor. Ayrıca kurumun İstanbul'daki en büyük, en donanımlı bir sağlık merkezi olduğu gerçeği var. Dolayısıyla bu çok farklı bölgelerden bile hastanemize akın olmasına neden teşkil ediyor."

Haklar ve görevler

Yani bir dokununca bin ah işitmek mümkün başhekim beyden. Sonunda şöyle bir karara varıyoruz. Gerekli izin alınacak. Ardından ben birkaç gece boyunca nöbet tutan doktorlarımızla birlikte olacağım. Orada neler nasıl oluyor, neler aksıyor, nelerin yoksunluğu çekiliyor, yurttaşlara düşen görevler nedir; hepsini görüp, görüntüleyip uyarıcı, aydınlatıcı, bilgilendirici bir program yapacağız. Ne zaman mı? Çok değil, "Azz sonra!.."

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dayanışmanın güçlü kolları!..   / 07-04-2004
 Dondurulmuş don muhabbetleri üzerine!..   / 06-04-2004
 Uyuşturucuya karşı milli seferberlik ilan edilsin   / 05-04-2004
 Kabus gibi bir gecenin anatomisi!..   / 04-04-2004
 Medya plazalarından Zeytinburnu gözükmez mi?..   / 03-04-2004
 Seviyordum ama yanlış yaptı abi!   / 02-04-2004
 Polislik hastalığı!..   / 01-04-2004
 Doktorları kim anlayacak?   / 31-03-2004
 Kemal Abi'nin yerinde 'Zalim' şarkısı   / 30-03-2004
 Güzeller içinde ben seni seçtim!   / 29-03-2004
ERGUN BABAHAN
Kapıdaki tehlike
Asker sayısını 105 bine düşüren...
ERDAL ŞAFAK
Kandil Dağı'nda panik
ABD hızla yeni bir Vietnam'a...
AHMET HAKAN COŞKUN
Sorularım var
YALIN SORUSU: Taksideyim, radyoda...
MEHMET BARLAS
Devletin güvenliği için halkın mutluluğu...
ALİ KIRCA
Bir yıl önceydi!...
Takvimler bir yıl önce; 9 Nisan...
SAVAŞ AY
Sokaktaki polisten Denizli müdürüne öpücük
POLİSİN...
REFİK DURBAŞ
Erkekler, çekilin aradan...
Pek çok insan,...
ÖMER LÜTFİ METE
'Destansı kuramcı' ve destansı talih
DÜNYA...
HINCAL ULUÇ
Futbol zevkini bitirdik..
Mehmet Demirkol "2007'ye...
İşte Türk futbolu
İşte Türk futbolu
Devletin teftişi için "Birkaç zibidinin işi" diyen Haluk Ulusoy,...
Artık söz bitsin
Artık söz bitsin
"Yıldırım'a yanıt vermem. 'F.Bahçe'yi yeneceğiz, onlar da puan...
Denktaş: Hayır için bas bas bağırıyorum
Denktaş: Hayır için bas bas bağırıyorum
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, MGK'nın açıklaması endişelerin altını...
Papadopulos'tan gözyaşlarıyla 'hayır'
Papadopulos'tan gözyaşlarıyla 'hayır'
Kıbrıs Rum Yönetimi lideri de 24 Nisan’da yapılacak referandumda...
Canlarını kaybettiler ama şimdi 350 canları var
Canlarını kaybettiler ama şimdi 350 canları var
17 Ağustos depreminde oğlunu, gelinini ve torununu kaybeden emekli...
Bir dilim ekmek uğruna öldü
Bir dilim ekmek uğruna öldü
9 yaşındaki Nedime'nin ailesi çok fakirdi. Dün de karnı aç gitti...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | ON Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Teknoloji | Otomobil |Sinema | Hobi | Çizerler
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.