|
|
|
|
|
|
İstanbul kaybetti eşim değil
Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın eşi Reyhan Gürtuna, eşinin yeniden aday gösterilmemesini hayal kırıklığı ile karşılamış. Gürtuna, "Kendini hizmete adamıştı. Onun gibi birini bulmak zor" diyerek, duygularını özetliyor.
'Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın eşi Reyhan Gürtuna, şu sıralar hüznü ve mutluluğu bir arada yaşıyor. Eşinin yeniden aday gösterilmemesinin hayal kırıklığını yaşayan Bayan Gürtuna, diğer taraftan mutlu. Çünkü artık birbirimizle daha fazla zaman geçireceğiz" diyen Gürtuna, eşinin tekrar 'zamanı ve zemini' geldiğinde yerini bulacağını söylüyor.
* Eşinizin başkanlık dönemi bitti, artık başkan eşi değilsiniz. Bundan sonra yaşamınızda ne gibi değişiklikler olacak? Farklı meşguliyetler, farklı tempo olacak. Özellikle aile içinde kendimize zaman ayırmaya çalışacağız, çocuklarımıza ve birbirimize. Ben özellikle önümüzdeki altı ayı en iyi şekilde kullanmaya çalışacağım. Önce hep birlikte İngiltere'ye dil kursuna gideceğiz. Hep İngilizce'mi ilerletmek istemiştim. Şimdi bunun için fırsat var. Hızlandırılmış bir kurs alacağım. Hayat devam edecek yani. Dolu dolu bir hayat yaşayacağımı biliyorum. 5 yıl içerisinde yapmak isteyip de yapamadıklarımı yapacağım. Kitap okuyacağım, çocuklarımla daha çok birlikte olacağım, akraba ve arkadaşlarıma zaman ayıracağım.
* Bir Kadın Koordinasyon Merkezi kurmuştunuz. Belediyeye ait bir binada ve belediye çalışanlarıyla birlikte yardım organize ediyordunuz. Bu çalışma da artık sona erdi değil mi? Ben her zaman orada çalışanlara benim geçici, yaptıkları işin kalıcı olduğunu söyledim. Onlara her şey devam ediyor gibi işlerine sahip çıkmalarını anlattım. İnşallah devam eder. Orayı ben kurdum, çocuğum gibi. Ama ne bana, ne çalışanlarına, sadece İstanbul'un gariplerine ait bir yer. Öyle inanıyorum ki varlığını sürdürecek. Yeni yönetimin talep ve ilgisi devam edip etmeyeceğine karar verecek.
* Eşiniz Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olmayı çok istiyordu. Ancak aday gösterilmedi. Bu bir hayal kırıklığına yol açtı mı? Evet çok istiyordu, çünkü hizmetlerinin çok önemli bir kısmı bitmiş ve görsel kısmı kalmıştı. Bu isteği çok normal. Ama eşim siyasi hırsları olan bir insan değil. Bu olayı taşıması da diğer siyasilere göre çok farklı oldu. Eğer siyasi hırsı olsaydı bu kadar başarısı zirveye vurmuş bir insan bu şekilde davranmazdı. Hırslı biri olsa çok daha farklı yollar var, onlardan birini kullanırdı. O ise sadece hizmet etmek istiyordu. Şu anda Müfit Bey'in sergilediği siyasi tavrı, siyasi zemin hazmedemiyor. Çok farklı bir tablo çiziyor. O sadece 'hizmet' diyor. Oysa insanlar makamları, daha üst makamlara çıkmak için kullanıyor. Ama eşim bunları yapmadı.
KİMSEYE AKIL ÖĞRETMEYE ÇALIŞMIYORUM * Siz hayal kırıklığına uğradınız mı? Aslında biz ailece birbirimize kavuştuğumuz için çok mutluyuz. Bu bizim için büyük iyilik oldu. Ama ben İstanbul'un gerçekten kaybettiğine inanıyorum. Bu kadar donanımlı, kendini belediyeye vermiş ve İstanbul'a hizmet etmeyi kendine ibadet edinmiş bir insan bulmak kolay değil.
* Eşinizin bu donanımı anlaşılamadı mı? Siyasi hesaplar her zaman birbirini tutmuyor. Siyasi tercihlerde çok mantık aramayın. Her partinin kendine göre hesabı vardır. Eşim çok iyi fark edildi, belki de fazla fark edilmesi sorun oldu.
* "Eşimi anlamadılar, ona haksızlık ettiler" diyor musunuz? Kısmet diyorum. Ama hâlâ hücrelerinde İstanbul'a hizmet etme aşkı dolaşıyor. Hâlâ daha 'bu eksik, şu yapılmalı' diyor. Kendisini birden soyutlaması mümkün değil. Ama İstanbul'un problemlerini çözmede araştırmalar yapmaya devam edeceğini biliyorum.
* Peki siyasi hayatı devam edecek mi? Eşimin öyle bir derdi yok. Zamanı ve zemini geldiği zaman o yerini bulacaktır mutlaka. Bu ülkenin Müfit Bey'e ihtiyacı var. Siyasi anlamda yerini bulacaktır demiyorum sadece hizmet anlamında diyorum. Ancak yakın bir tarihte herhangi bir siyasi yaklaşım içinde olmayacak, dinlenecek.
* Topbaş, İstanbul'a hizmet için uygun mu? Şu anda bu konuda bir şey söyleyemeyiz. Beş yıl geçsin göreceğiz.
* Protokollere başörtüsü yüzünden katılmadığınızı söylemiştiniz. Gerekirse 'şapka takar giderim' sözleriniz tepki gördü mü? Bana direkt gelen tepki olmadı ama tepki gördüğümü biliyorum. Daha çok Ankara'daki siyasi eşlere akıl öğretiyor gibi bir cümle oldu. Tam da protokolde başörtüsü tartışmalarının olduğu bir döneme denk gelmişti. Davos'a giden hanımefendilerin kıyafetleri manşetti. Öyle olunca da ben de sanki onlara akıl öğreten gibi algılandım.
* Zaman zaman bazı açıklamalarınızın, eşinize zarar verdiğini düşünüyor musunuz? Zarar veriliyor elbette. İzahta zorluk çekiyor bazen.
* Peki, eşinizin size 'Reyhan biraz az konuş' dediği zamanlar oluyor mu? Şahsiyetli bir kadın olmak zor. Ben ne istediğimi biliyorum. Bunları hissettiğinizde ve hayata geçirdiğinizde farklı bir tip oluyorsunuz. Ama eşim bu halimden memnun, o bu kadar memnun olmasa, ben bu kadar rahat olamam. Beni olduğum gibi kabul ediyor, varlığıma müdahale etmiyor. Bu da beni güçlendiriyor. Problem benim birey olarak kendimi ifade etmem değil, problem bu toplumun bu tür bireyselliği kolay kabul edemeyişi. Benim ağzımdan çıkan bir şey bana aittir, ama bu eşime göre yorumlanıyor, onun konumu dikkate alınıp, söylediklerimden mana çıkarılmaya çalışılıyor. Bu da beni rahatsız ediyor.
* Eşinizin CHP'den aday gösterilebileceği iddialarının söz konusu olduğu dönemde, 'Eşi daha modern' gibi yorumlar sizi rahatsız etti mi? Bu dönemde, bazıları benim başımı açıp açmayacağıma karar vermeye çalışıyordu. Biri de izin veriyor, 'Yok seçim zamanı açmasın' açıklamaları yapılıyordu. Komik yani. Önemsemiyorum tüm bunları.
Pervin KAPLAN / HABER MERKEZİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|