| |
|
|
'Kredi kartı geçmez!'
Gazetede bir 'yemek' grubumuz var. İş durumuna göre bir iki kişi eksiliyor, bir iki kişi ekleniyor. Grubun hedefi haftada bir gün iyi şeyler yemek. 'İyi yemek' deyince aklınıza lüks, pahalı restoranlar gelmesin. Tersine; kebapçılar, esnaf lokantaları, pideciler, kuru fasulyeciler en çok gidilen yerler. Geçen gün yine bir araya geldik. Balmumcu'dan Beşiktaş'a indik. Motora bindik. Üst katta oturduk. Hava şahaneydi. Yukarıda yakmayan, ama insanın içini ısıtan bir güneş... Püfür püfür bir Boğaz... Köprü, gemiler, Kız Kulesi, uzakta Topkapı, yakında Dolmabahçe... 10 dakikada Üsküdar'a vardık. Sonra ver elini Kanaat lokantası. Bilin bilir, Kanaat, İstanbul'un uzun yıllar boyunca kalitesini sabit tutmayı başaran, mönüsü zengin esnaf lokantalarından biridir. Yemeklerinden başka dondurması da iyidir. Mesela ben limonlusuna bayılırım. 'Sorbe' kıvamındadır, buzlu buzlu. Ancak henüz başlamamışlar. Nisan ortası gibi yapacaklarmış. Neyse... Yemeklerimizi bitirdik. Hesabı istedik. Bu sefer ben ödeyeceğim. Kredi kartını çıkardım. Garson kesin, otoriter, net bir ifadeyle, "Kart yok!" demez mi? İyi ama benim cüzdanda da nakit yok! Tabii arkadaşlar beni fena halde tiye aldılar. Çaresiz, 10 bundan, 20 ötekinden toparlayıp, ödedik... 'Çağdaş yaşama' insan nasıl da uyum sağlıyor! Şunun şurasında kaç yıldır kredi kartı kullanıyoruz? Ama çabuk alıştık. Artık büyük kentlerde bir dükkâna girerken kart geçer mi, geçmez mi diye bakmıyoruz dahi. Ama işte Kanaat, sadece geleneksel yemekleriyle değil, nakit ödeme uygulamasıyla da bize eski günleri hatırlatıverdi.
|