|
|
|
|
Dedesinin 'Çiğdem' çiçeği
Ünlü Halk Ozanı Aşık Veysel'in torunu Çiğdem Özer, hiç görmediği dedesine gönülden bağlı
Her yıl takvimler 21 Mart tarihini gösterdiğinde Çiğdem Özer'i tatlı bir telaş alıyor. Dedesi Aşık Veysel'i anmak için ilk olarak Gülhane Parkı'ndaki heykelinin başında yerini alıyor. Ardından dedesiyle ilgili konferanslara giderek yüreğindeki dedesini 'Aşık' severlere anlatıyor.
TÜRKÜ DOLU BİR EVDE YETİŞTİ Aşık Veysel Şatıroğlu'nun torunu Çiğdem Özer, dedesinin ölümünden iki yıl sonra, 1975 yılında dünyaya geldi. İsmini dedesinin bir şiirinden alan Özer, hiç görmediği dedesini, ninesi Gülüzar, annesi, babası ve dayılarından dinleyerek tanıdı. "Türkü dolu bir evde yetiştim" diyen Özer şöyle devam ediyor: "İstanbul'da doğup büyümeme rağmen benim için köyün (Sivrialan) ayrı bir önemi ve güzelliği oldu. Üç günlüğüne de olsa her yıl köyüme gidiyorum."
Çiğdem Özer, 1996 yılından bu yana Akbank Genel Müdürlüğü'nde Murahhas Üye Suzan Sabancı Dinçer'in asistanlığını yapıyor. Dedesiyle ilgili yapılan toplantılara, panellere katılan ve konuşmalar yapan Özer, türkü dinlemeyi çok seviyor. Ünlü Hat Ustası Ethem Çalışkan'dan hat dersi alan Özer, dedesinin şiirlerini kendi el yazısı ile kitap haline getirmeye çalışıyor. Kitabını gelecek yıl dedesinin ölüm yıldönümüne yetiştirmeyi hedefliyor.
JAPONLAR'IN SEVGİSİ Özer, beş kardeşin en küçüğü. Ailesi doğumundan önce erkek olursa 'Veysel' adını vermeye karar vermiş. Ancak Özer, dünyaya gelince doğayı, çiçekleri çok seven dedesinin anısına 'Çiğdem' ismini vermişler. Çiğdem Özer, çağımızın en büyük ozanlarından biri olarak kabul edilen Aşık Veysel'in torunu olmaktan dolayı gurur duyuyor.
Her yıl dedesinin ölüm yıldönümü 21 Mart'ta Gülhane Parkı'ndaki heykeli başında ailesiyle birlikte bir anma töreni düzenlediklerini belirten Özer, dedesinin 28'inci ölüm yıldönümünde çok etkilendiği olayı şöyle anlatıyor: "Japon orta yaşlı bir bayan ve genç bir çocuk töreni izleyerek kameraya çektiler. Kadın Tokai Üniversitesi'nde Türkololoji profesörüymüş. Çocuk da öğrencisi. Şaşırdım. Kartlarını aldım. Onları daha kapsamlı törenlere davet etmek istediğimi söyledim. Çok memnun oldular. Bir yıl sonra çocuk Sivas'a gelip dayımın evinde kaldı. Dedem hakkında bilgi edinerek ülkesine döndü. Bu şekilde Sivrialan köyü ve Japonya arasında bir dostluk köprüsü kurduk."
Pınar Şengül
|
|
|
|
|
|
|
|
|