|
 |
|
 |
 |
Para kavgası
|
|
Beşiktaş yönetimi, geçen yılki şampiyonluğun büyük kahramanları Sergen Yalçın ve Antonio Zago'ya 'Size fazla para yok' deyince ipler koptu.
Sergen, "Tümer'e 1.8 milyon dolar veriyorsanız, bana iki katını vereceksiniz" dedi
İlk yarı bittiği zaman şampiyon belliydi. Bu şampiyonun adı Beşiktaş'tı. Bu gerçeği tüm otoriteler kabul ediyordu. Sahadaki Beşiktaş ise önüne geleni futbol dersi vererek yeniyor, perişan ediyordu. Herşeyin mükemmel gittiği bir ortamda devre bitti. Teknik direktör Mircea Lucescu'nun ise ayakları yere basmıyordu. İşte o günlerde Lucescu hayatının affedilmez üç hatasını yaptı. 1- Ahmet Dursun ve İlhan Mansız'ın gitmesine izin verdi, yeni bir santrafor alınmasına karşı çıktı. (Luce çok ucuz diye Adrian Ilie'yi aldı. Ilie'nin iyi çıkması birazcık Luce'yi kurtardı..) 2- Fenerbahçe, Antalya'da çalışmalara başlamıştı. Beşiktaş ise tatildeydi. Futbolcular "Çalışalım hocam" dediler. Luce ise "Antrenman yok. Futbolu düşünmek bile yok" dedi. Sonra da "Bizim takım yaşlı. Maç oynayarak form tutar" diyerek Fener'den 9 gün sonra antrenmana başladı. Kar yağdı, kar topu oynandı, fırtına çıktı, Antalya'ya geç gidildi, 3 günlük antrenman ve 2 özel maçtan sonra önemli nokta ise şuydu. Lucescu yönetime çıkarak bütün futbolcularla sözleşme yapalım. Devre arasında mutlu olurlar. İkinci yarıya huzurlu başlarlar" dedi. Büyük pazarlıklar sonucunda Tümer Metin, Ahmet Yıldırım, İbrahim Üzülmez, Guiaro Ronaldo ve Tayfur Havutçu ile sözleşme yapıldı. Kaan Dobra ve Serdar Topraktepe'ye ise "Siz bekleyin" denildi. Antonio Zago'ya ise "Seni istemiyoruz" mesajı verildi. Sıra Sergen Yalçın'a gelince ipler koptu. Sergen, 'Oynayan benim, maç kazandıran benim. Oynamayan Tümer Metin'e 1.8 milyon dolar veriyorsanız bana iki katını vereceksiniz" restini çekti. Yönetim Sergen'in bu isteğine "Bekle" dedi. Beşiktaş'ın çok önemli iki oyuncusu olan Zago ve Sergen küsmüştü, küstürülmüştü. Her yenilen golde Zago vardı. Artık o umursamıyor, ise hiç bir maçta öne çıkmıyor ve sıradan bir oyuncu gibi oynuyordu. Neden böylesin diyenlere ise "Para verdiğiniz Tümer oynasın ve maç kurtarsın" diyordu. Komik olan da şuydu. Beşiktaş'ın her şeyi olan Sergen Yalçın gece kulubü açmıştı. İlk müşterisi ise menajer Sinan Engin'di. Yani Sergen futbolu, yani Beşiktaş'ı ikinci plana atıyor, bu da yönetimce onaylanıyordu. (Geçen yıl deplasmanda Denizli maçı kazanılmış yönetici Yıldırım Demirören özel uçağı ile Sergen Yalçın'ı Bodrum'a tatile götürmüştü. Oysa 3 gün sonra Galatasaray maçı vardı. Sergen, Bodrum'da sevgilisiyle buluştu, eğlendi ve dönüşte Galatasaray maçında harika oynadı...) Yani Sergen Yalçın özel biriydi. (Bu arada Galatasaray maçında Sergen harika oynayıp gol atmıştı ama Tümer Metin de "O pası ben verdim" Ronaldo'nun golü değil Sergen'in pası konuşuluyordu. Yani takım arkadaşları da bütün başarıları Sergen'in tek başına üstlenmesine hoş bakmıyorlardı. Bütün buna rağmen Sergen Yalçın çok özel biriydi. Bir maç dönüşünde bir genç oyuncunun, Sergen için "Futbolun peygamberi" demesi Tümer Metin'i çıldırtmıştı. Olayın özü buydu işte. Bir yanda Tümer Metin-İlhan Mansız ikilisi, öteki yanda Sergen Yalçın ve genç hayranları. Beşiktaş ikiye ayrılırken bir de Rumenler ve Brezilyalılar diye kamplara bölünmüştü. Yani Beşiktaş parçalanmıştı. O şampiyon kadro paramparça olurken Beşiktaş yönetimi gerekli tedbirleri almamıştı. Verilen sözler tutulmamış, paralar gününde ödenmemişti. Beşiktaş zirvedeyken çöküyordu, yönetim ise uyuyordu.
ÖZÜR: Beşiktaş'ın hisseleri borsada 20 bin lira değer yitirmiştir. Dikkatsizlik sonucu 20 milyon dolar yazdık. '
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|