|
|
Aldatılma, terk edilme, kıskançlık
Aldatılma, terk edilme ve kıskançlık... Bu üçü ilişkiyi ayrılıkla tanıştıran bermuda şeytan üçgeni gibi... İlk duyduğumuzda olumsuz duygular yaratsa da uzmanlara bu üç kelimenin açıklaması, gerekçeleri ve çözüm yollarını sorduk.
İnsandaki sevilme, beğenilme ve taktir edilme ihtiyacı, aşkta kendini buluyor. Aşk, en genel hatlarıyla, vücudun istediği, hormonlardan gelen doğal bir ihtiyaç olarak tanımlanıyor. Uzman Psikolog Alanur Özalp, "Aşık olmak, Ferhat'ın dağları delmesi gibi, beklenenin bin katı kadar performans yükselmesine neden olabiliyor. Aşk güçlendiriyor, göze aldırıyor" diyor. Peki bunca şey yaptıran aşk, nasıl oluyor da kıskançlık, aldatma ve terk etmeyi de beraberinde getiriyor? Uzmanlar, kıskançlığın her insanda bulunan doğal bir duygu olduğu görüşünde birleşiyor. Ancak, kıskançlık yaşam kalitenizi bozan bir düzeye ulaşırsa dikkatli olmak gerekiyor.
SONRADAN ÖĞRENİLİYOR Bir süre önce İstanbul'da yapılan 'Davranış ve Bilişsel Terapiler Kongresi'nde bir bildiri sunan Harward Tıp Fakültesi'nden Prof. Frank Pattilio, kıskançlığın doğuştan gelen değil, sonradan öğrenilen bir duygu olduğunu söylüyor: "Temelinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygusu yatar. Kendini dışlanmış hissetme ise kıskançlığı tetikler. Kimileri kıskançlığı aptalca bir duygu olarak nitelese de bu bir davranış bozukluğudur ve hastalığa neden olabilir. İleri boyutlardaki kıskançlık, depresyonu ortaya çıkarır. Bunun da mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Çünkü kıskanç olan kişi çok stresli bir yaşam sürmektedir."
BASİT OLANLAR SORUN DEĞİL Araştırmalara göre evliliklerin yüzde 50'sinde farklı şekillerde kıskançlık görülüyor. Bunların da yüzde 10'unda aşırı kıskançlık nedeniyle şiddete başvuruluyor. Uzmanlar, aşkın özgür olmaya ihtiyacı olan bir duygu olduğunun altını çiziyor. Şiddetli kıskançlıklar ise bu özgürlüğe ket vuruyor, ilişkinin kalitesi bozuluyor ve kıskançlığa maruz kalan taraf, ilişkiden uzaklaşıyor. Kişinin basit kıskançlıklarla baş edebileceğini söyleyen Psikolog Alanur Özalp, "Danışanlarımıza kıskançlık anındaki düşüncelerini incelemesini söylüyoruz. Basit olanlar çözülebiliyor ama şiddetliyse tamamen ortadan kaldıramayabiliyoruz. Sadece onunla baş etmeyi öğrenmek konusunda belli stratejiler veriyoruz" diye konuşuyor.
HAYIR DİYEMEDİĞİ İÇİN ALDATIYOR Özalp, aşkı zedeleyen bir diğer olguya, aldatmaya da değinerek, "Aldatmanın içinde hayır diyememe durumu söz konusu. Kişi, iki tarafa da hayır diyemediği için, ne var olan ilişkisini bitirebiliyor ne de yeni ilişkiye sırtını dönebiliyor" diyor. Özalp, Aşk acısını her zaman terk edilen ya da aldatılan tarafın çekmesini ise şu sözlerle açıklıyor: "Terk eden ya da aldatan taraf istediğini yapmış oluyor. Vicdan azabı, haksızlık yaptığını düşünme nedeniyle suçluluk duygusu oluşsa da 'Oh, sonunda kararımı uyguladım ve rahatladım' duygusuyla daha rahat oluyor."
KADINLAR BİTİREMİYOR Ayrılıklardan sonra özellikle kadınların, bitmemesi için daha çok çaba gösterdiğini ifade eden Özalp, "Toplumsal baskılar, öğretiler, kadının var olan ilişkiden kopamamasında çok etkili oluyor" diyor. Özalp, diğer pek çok soruna nazaran, ayrılık acısının kişiyi psikoloğa getirecek kadar güçlü bir etki yarattığını da belirterek, şunları söylüyor: "Ayrılık, ölümden daha şiddetli bir acı yaratıyor. Kalbi bile fiziksel olarak etkiliyor. Çünkü yaradılıştaki beğeni isteği, onanma ihtiyacı ve biricik olma durumu sona eriyor birden bire. İstenmemek, tercih edilmemek, reddedilmiş olmak dayanılmaz acılara yol açıyor."
ÖZLEM YURTÇU
|