|
|
Etinden, sütünden ve yününden...
Tülin ile Caner olmasaydı gündüz kuşağı programcıları kim bilir ne yaparlardı?
BENCE Tülin ve Caner Olayı üniversitelerde tez konusu olarak işlenmeli. Zira birbirini sevip sevmedikleri belli olmayan iki gencin milyonlarca insanı peşlerine takıp, oradan oraya sürüklemeleri başlı başına bir sosyolojik vaka. Program biteli haftalar oldu ama yurdum insanı çıkmadık candan umut kesilmez diyerek, gençlerin mürüvveti için mesai harcamakta. Hem de ne mesai... İstanbul'a çevre illerden otobüsler kaldırılıyor. Kadınlar, Caner'e ya da Tülin'e Seni çok seviyorum evladım diyebilmek için kilometrelerce yol kat edip, sabahın köründe kuyruklarda bekleşiyor. Hatta geçtiğimiz hafta Tülin canlı yayına çıkacak diye 9 otobüs dolusu kadın, stüdyoya gelmiş. Ancak Tülin rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'a gelememiş. Yapımcıları bir telaş almış ki sormayın. Sonunda Tülin ile hasta yatağından canlı telefon bağlantısı kurulmuş. Tülin iki saatlik program boyunca hatta kalmış da, kadınların galeyanı önlenebilmiş... Çarşamba günü ise Tülin stüdyoda, Almanya'da bulunan Caner ise telefonun ucundaydı. Tülin, "Sen gelmiyorsan, ben gelirim oralara, seni çok özledim dedi. Caner, "Sen artık ailemin bir parçasısın" diye yanıt verdi. Duyanlar sanır ki birbirleri için yanıp tutuşuyorlar. Ama iş evliliğe gelince, ı-ıh! Anladıysam Arap olayım yani... Ama reyting açısından vaziyet hayli verimli. Show TV'nin Sabah Yıldızları programı haftalardır bu konu üzerinden reyting sağıyor. Tülin ile Caner neredeyse tüm gündüz kuşağı ve talk show programlarına iki tur konuk oldular, daha da olacağa benziyorlar. Günlerdir Tülin ile Caner'in hikayesinden beslenen magazin programları da cabası... Bunca ilginin yanı sıra Yakından Kumanda'ya ulaşan "Yeter, bıktık artık bu ikisinden" mesajlarının ise ardı arkası kesilmiyor. Acaba Shakespeare Sabah Yıldızları'nı izleseydi, Romeo ile Juliet'i yazdığına pişman olur muydu dersiniz?
|