Avrupa ışığı da söndü
Galatasaraylı futbolcular cep sinemasını andıran stadı görünce, tribünlerin sahaya olan yakınlığından dolayı, "Baskılı bir tezahürat altında oynayacağız" ürküntüsü içindeydi. 30 bin kişilik El Madrigal Stadı'nda korkulan olmadı, tribünler seyrek saç gibiydi. Villarrealli taraftarlar maça ilgisiz kalmıştı. Bu handikapı kapatmak için ilginç bir tezahürat gözlemledik. Sarı gömlekli adamlar ellerindeki davullarla taraftarı coşturuyor, Galatasaray'ı kuru gürültüde boğmak istiyorlardı. Galatasaraylı futbolcular bu tuzağın içine düştü. Panik, stres ve korku, sarı-kırmızılı futbolcuların ayağa üst üste 3 pas yapmalarını engelledi. Geçmişte Bilbao'da, Barcelona'da, son olarak da San Sebastian'da final maçlarında hüsran yaşayan Galatasaray yine Avrupa'da doğuş için İspanya'da sahne alıyordu. Ama şeytanın bacağı kırılamadı. İlk 20 dakikada yürüyerek hücum eden Villarreal'i G.Saray durduramıyordu. Kazanılan toplar aceleden isabetli pasa dönüşemiyor, İspanyollar antrenman maçı rahatlığıyla top dolaştırıyordu. Riquelme'nin göstere göstere attığı çalımları Galatasaraylı futbolcular seyrediyor, Arjantinli futbolcuyu durdurmak için hemen faul yapıyorlardı. Villarreal, ahım şahım bir takım değildi. Ancak herkes zekası kadar oynuyor, paslar da topu iyi kullanabilecek adamlara atılıyordu. Galatasaray hırpani görüntüsü ile iki pozisyon yakaladı. İlkinde Batista'nın şutu direkten döndü ama Ümit Karan'ın "Armut piş ağzıma düş" şeklinde indirdiği topu Hakan Şükür boş kaleye dürtemedi. Galatasaray, Atina'daki Olympiakos maçında bile bu kadar kötü oynamamıştı. Çünkü oyuncular kafaca 'Biz bu maçı alırız' hırsında ve inancında değildi. Ataklar bilerek görerek değil, ezbere yapılıyordu. Devreyi gol yemeden bitirmek Galatasaray'a futbol tanrılarının bir lütfuydu. Teknik direktör Fatih Terim, dökülen Murat'ın yerine Sabri'yi oyuna aldı. Hedef bir gol bulup, turu cebe koymaktı. Ama ikinci yarının ilk 15 dakikasında beceri ve zekanın, beceriksizlik ve zekasızlığa karşı kazandığı zaferi gördük. Anderson'un attığı gol akıl doluydu, Roger'in santradan Mondragon'u avlaması da vuruş tekniğinin ve çabuk düşüncenin bir ürünüydü. 2-0'a rağmen Galatasaray 2- 2'yi yakalayabilecek pozisyonlar buldu. Ama Ümit Karan topa nasıl vurulacağını bilmediği için golleri kaçırdı. Galatasaray için ligden sonra Avrupa'daki ışık da söndü.
|