Hücum gücü!

İnönü Stadı'nda öyle güzel bir seyirci vardı ki uzun zamandır görmediğimiz kadar organize bir şekilde tezahürat yaparak, bitmek tükenmek bilmeyen enerjileriyle takımı motive etmek için ne varsa yaptılar... Top Valencia'da iken 25 bin ıslık aynı anda çaldı. Maça gelirsek.. Beşiktaş oyunu kendi sahasında kabul ederek karşılaşmaya başladı. O kadar çok kendi sahasında oyunu kabullendi ki rakip takımın neredeyse gol atmasını bekledi. Kendi sahanızda bu kadar çok topla oynayıp rakibe gol pozisyonları verirseniz, gol yemek kaçınılmaz oluyor. Daha 5.dakikada gol sinyali geldi. Cordoba'nın kurtarışı olmasa Beşiktaş mağlup duruma düşecekti. Bu sinyal Beşiktaş'ın oyun sistemini değiştirmeye yeterli olmadı. Nitekim İspanyolların golü de gecikmedi. Bir bakıma Beşiktaş oyuna mağlup başladı. Golden sonra rakip sahaya yüklenmeye başladılar. Maçın başında yapması gerekli olan oyun düzenini golden sonra uygulamaya çalıştılar.. Sergen ile de pozisyonlar yakaladı Beşiktaş.. Moral motivasyonun bozukluğu sahaya yansıyınca, normal şartlarda gol atabileceği pozisyonlarda Sergen bir şey yapamadı. Aslında Beşiktaş beklenenin aksine oyun içerisinde çok iyi organize olmaya başlamıştı. İlk yarı sona erdiğinde topla oynama oranı yüzde 39'a, yüzde 61 Beşiktaş'ın lehine olması siyah-beyazlı takımın oyunda daha çok var olduğunun göstergesiydi.. Ancak kabul etmemiz gereken bir gerçek varki o da Beşiktaş'ın hücum gücü. Beşiktaş'ın sınırlı hücum gücünün tur atlamasına yetmeyeceği belliydi. Beşiktaş çok top gezdirdi. Fakat bal yapmayan bir arı gibi dolaştı durdu.. Golleri İspanyollar attı. Giunti hazır değildi. Çok aksadı. Bu arada bir dip not vermek istiyorum. Maçın İtalyan orta hakemi yerine Cem Papila olsaydı aynı pozisyonlarda kararlar ne olurdu merak ediyorum. Bu denli sınırlı hücum gücüne sahip Beşiktaş'ın bundan fazlasını yapması beklenilemezdi. İspanyol rakibi karşısında tura veda etti..