Enerjide sarpa saran işler
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı'nda tabloya bakıldığında, sonuca gidilmesi için her şey tamam gibi görünüyor. Ancak, BP projenin yavaşladığı, hatta aksayacağı endişesini taşıyor. Boru Hatları ile Petrol Taşımacılığı AŞ'nin (BOTAŞ) projenin Türkiye bölümünde üstlendiği sorumluluğu yerine getirmekte sıkıntılı günler yaşaması, BP'yi bu şirket yerine işleri daha hızlı götürebilecek bir ara kurum arayışına dahi sevk etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in devreye girmesi, BOTAŞ Genel Müdürü'nün BTC ile bizatihi ilgilenmesi, şimdilik problem aşıldı gibi bir hava esmesini sağladı. Fakat, iki taraf da henüz tam anlaşmış sayılmaz. BTC'de uluslararası meselelerin bittiği esnada, projenin sahipleri arasındaki tartışma hoş değil.
Diğer bir konu ise doğalgaz. Bakanlık doğalgazda farklı kaynaklardan yeni teminlerle zenginlik sağlayacak adımları atarken, yeni ülkelerle doğalgaz alımı görüşmelerini yürütürken, Rusya'yı ana gündem maddesi yaptığı doğalgazda fazlalık olacağı yaklaşımını henüz izah edebilmiş değil. Mavi Akım'dan ise kamuoyunun beklentisine cevap verecek bir sonuç çıkmadı.
Türkiye'de enerjinin üç kaynağı var; su, kömür ve doğalgaz dönüşümlü santraller. Termik santral yapımına kimsenin ses çıkardığı yok. Kömürle çalışanlar kendi halinde, hatta ithal kömürle bu işin yapılması gibi bir gariplik de söz konusu. Ama doğalgaz için ne söyleneceğini, neler yapılacağını bakanlık yetkilileri de henüz tam olarak tespit edebilmiş değil.
Kimlere avantaj sağlandı? Bir yandan doğalgaz dönüşümlü santraller eleştirilirken, diğer yandan Hazine'nin garantisiyle yapılmış, devletin arkasında durarak bazı kuruluşlara sağlanmış olan avantajların devletteki tarafını sorgulamak yerine, doğalgaz fazlalığı sürekli olarak masaya getiriliyor.
Avrupa'ya doğalgaz satılması için çalışma yapan Enerji Bakanlığı ekipleriyle, yurtiçinde doğalgaz tüketimine projeksiyon tutan bakanlık çalışanları arasında bir uyumsuzluk söz konusu. Devreye bir DPT girdiği zaman 'Türkiye'yi karanlık günler bekliyor' edebiyatı da davetsiz olarak gündeme oturuyor.
İşin bir diğer tarafında ise BP'nin elindeki Azeri doğalgazının biran önce Türkiye'ye getirilmesi yönünde baskıları var. (BTC'deki çatışmalara bu açıdan bakılmasında da fayda var.) Her halükarda Türkiye doğalgaz zengini olacak. Mevcut santrallerin bir çoğu da, ilerde devletin olacak şekilde inşa edildiğine göre tartışılan nedir? Suyun başında kimin duracağı olsa gerek. Gazın fazla olacağını ileri sürenler, bakanlığın kimle hangi pazarlığı yaptığını biliyor mu? Doğalgaz ihtiyacı olan hangi ülkeye, ne kadar gaz satış bağlantısı yapıldı?
AB Doğal Gaz Şebekesi'ne birkaç kanaldan bağlamak için sarf edilen çabalar ne oldu? Rusya'dan, Azerbaycan'dan ve diğer ülkelerden alacağımız doğalgazın üçüncü ülkelere sevk edilmesinin önündeki engeller aşıldı mı?
Ambarlı, Bursa örneklerinde olduğu gibi devletin doğalgaz dönüşümlü santraller yapmasının önüne geçecek çalışmalar var mı? Devletin eliyle birilerini zengin etmek düşüncesinin en azından doğalgaz kaynaklı çalışmalarda kim ortadan kaldıracak? Zira şu anda bile devletin bu imkanların kullanmak üzere yola çıkan yeni jenerasyon işadamları söz konusu olduğuna göre, tartışmanın asıl amacı nedir?
Bilen varsa buyurup izah etsin...
|