Dostlar!
İngiliz yazar Emily Bronte, "Akıllı bir insan için en iyi dost kendisidir" demiş. Ercan Güven de bu vecizeyi Beşiktaş Yönetimi'nden istifa ettiğim Ocak 2001'de yazmıştı bana ithafen. Aradan 3 yıl geçmiş, yani Şubat 2004. Beşiktaş'ın bugünlerini özetler gibi "En iyi dost kendindir" diyor İngiliz düşünür. Gelinen nokta maalesef böyle. "Kendisi" dediğimde kimi kastediyorum; Beşiktaşlı futbolcuları, taraftarları, yönetimi, teknik heyeti, çalışanları velhasıl tüm camiayı. Kaybedilen fazla bir şey yok. Kredisi vardı onu kullandı Beşiktaş, şu ya da bu nedenle. 'Kartopu' gürültüsü "Teşvik primi yasaldır" diyenlere ağzını açmayanlar, bugün "Kar topu" dedi diye Bilgili'ye demediklerini bırakmadılar, yok efendim kar topunun içinde sert cisim olsaymış şöyle olurmuş, böyle olurmuş. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu bu nedenle 1 maç ceza verdi Beşiktaş'a. Beşiktaş Yönetimi ne yaptı, Tahkim'e gitti, yani kanuni hakkını kullandı. Tahkim yürütmeyi durdurdu. Denizli maçının İnönü'de oynanmasına karar verildi. "Ceza" sadece ertelendi, sen misin erteleyen. Sessiz protesto başladı bu defa. Yönetim fırsat verdi Beşiktaş'ta yanlış yok mu, diz boyu. 'İtirazlar' daha soğukkanlı, bilinçli yapılabilse idi, hem olaylar tırmanmazdı, hem de 'haklılığınızı' daha iyi anlatabilirdiniz. Millet zaten fırsat arıyor, Allah için Beşiktaş'ı yönetenler de bu fırsatları bolca sundular. "Fair play", adaletli oyun demek. Centilmence oynanan... İnancımı kaybetmek istemiyorum. Sporun içinden fair play'i çekin bir şey kalmaz geriye. Onun için inanmak istiyorum 'adalete' her şeye rağmen.
|