| |
Hüzünlü veda
Kader kötü bir oyun oynadı. "Avrupa'nın topal ördeği" diye nitelenen İspanya'yı 8 yılda birinci lige çıkaran adam, AB tarihinin en büyük katliamına yol açan bombalarla değil, alkışlarla uğurlanmayı fazlasıyla hak etmişti. İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar'dan söz ediyoruz. Pazar günü yapılacak seçimlerle birlikte siyasete veda edecek olan Aznar'dan. Aznar mucizesini anlatmaya bu köşenin hacmi yetmez. Ancak birkaç rakam bile bir fikir edinmenizi sağlayabilir. Onun 8 yıllık iktidarında İspanya ekonomisi her yıl ama her yıl yüzde 3 büyüdü. AB ortalamasının iki katı. İş başına geldiğinde işsizlik yüzde 23'ü aşıyordu. 8 yılda 4.3 milyon kişiye istihdam sağlayarak bu oranı yüzde 11.2'ye indirdi. Ülkeyi baştan başa otoyollarla donattı. Her yerde uydu kentler yükseldi, eski kentler yenilendi. Bu 8 yılda İspanya'nın milli geliri yüzde 31.6 büyüdü, halkın geliri de yüzde 27.2 arttı. Tam bir refah toplumuna dönüştü İspanya. Düşünün, sadece geçen yıl 1.4 milyon adet otomobil satıldı. "Dünyanın en akıllı sağcı politikacısı" diye gösterilen Aznar, bu olağanüstü başarısına rağmen siyaseti bırakıyor. Üstelik seçimleri partisinin kazanması yüzde 100 kesin olmasına rağmen. Üstelik sadece 51 yaşında.
Silik adamın sırları Neden? Aznar bu soruyu bakın nasıl yanıtladı; geçenlerde "Le Monde" gazetesine verdiği demeçten aktarıyoruz: "Hayattaki her şey gibi iktidarın da sınırı olmalı. Uzatmak faydadan çok zarar getirir. Biliyorum, siyasetçilerin henüz iktidara geldiği ya da iktidara ulaşma umudu taşıdığı yaşta ayrılıyorum. Ama yeni bir hayata başlamak için de en uygun yaşta bırakmış oluyorum." Gazete soruyor, "İleride 'kurtarıcı' olarak dönmek için mi ayrılıyorsunuz?" Cevap: "Kurtarıcılara inanmıyorum. Öyle birileri çıkarsa, ülke kötüye gidiyor demektir. İstikrarlı demokrasileri kurtarıcılara tercih ederim." Bir başka soru: "Biraz da iş yapıp, zengin mi olmak istiyorsunuz?" Aznar'ın yanıtı: "O tür şeylerin büyüsüne asla kapılmadım. Evet, hayatımı kazanmak için çalışmak zorundayım ancak çocuklarıma bireysel sorumluluğun anlamını ve çabanın değerini çok iyi öğrettim. Herkes bir yerlere gelmek için sadece kendi yetenek ve bilgisine güvenmeli. Ben liberalim ve biz liberaller buna inanıyoruz. Hiçbir göreve talip değilim, can sıkıcı konferanslarla uğraşmaya da niyetim yok. Zamanımın önemli bir bölümünü herhalde parti bünyesinde kurduğum vakfa ayıracağım. Çalıştığım ve giderek daha çok kabul gören fikirlerin olgunlaşmaya devam etmesi gerekiyor. Ayrıca yazmayı düşünüyorum. Ama sadece anılarımı değil. Kimseye ders vermeye kalkmadan, modern bir toplum için yararlı olacağına inandığım düşünceleri kağıda dökmek istiyorum." Son soru: "8 yıllık iktidar size ne öğretti?" Cevap: "İktidardaysanız, bunun iki nedeni olabilir. Öncelikle iktidarı sevdiğiniz için -bir gün herhangi bir yönetici aksini söylerse, sakın inanmayın- ve halk size oy verdiği için. Bir ülkeyi iyi yönetmek için iki koşul çok önemli: Karar verme yeteneği ve inanç. Esen rüzgara göre yön değiştirirseniz ya da dalgalar üstündeki mantar gibi sürüklenirseniz başaramazsınız." Siyasete girdiğinde karizmadan yoksun, hatta silik fiziği, komik bıyıkları ile kimsenin ciddiye almadığı eski maliye müfettişi Aznar'ın öyküsü böyle. Gerçekçi, olgun ve halka "Bazılarınızın beni görmeye katlanamadığını biliyorum. İşte gidiyorum" diyecek kadar kendisiyle barışık. Bütün bunları herhangi bir siyasiye ibret dersi olsun diye aktarmadık. Çünkü Aznar bu tür kolaycılıklar, hatta basitlikler oltasına yem yapılamayacak kadar kaliteli bir adam...
|