|
|
|
|
|
|
Kardeş sevgisi çektiği acının ilacı oldu
Daha çocuk yaşta annesini kaybetmiş, babası da trafik terörüne maruz kalmıştı. Dört kardeşiyle yaşama tutunan Derya, 23'ünde babasının kaderini paylaştı Dünyalar güzeli Derya, kardeşlerinin sevgisi ile bugün nefes alabiliyor. Ama ne yürüyebiliyor ne de konuşabiliyor. Bir tek şu sözcüğü söyleyebiliyor: Abla.
Hayat acımasız yüzünü gösterdiğinde, onlar henüz çocuk yaştaydı. Beş kardeşin canlarından çok sevdiği anneleri Halide, altıncı kez hamile kalmıştı ve hamileliği sırasında geçirdiği beyin kanaması nedeniyle yaşamını yitirdi. Beş minik yürekse annesiz kalmanın acısına dayanmaya çalıştı. Aradan daha bir yıl geçmemişti ki, bu sefer de baba Mehmet trafik terörüne kurban gitti ve yatağa bağımlı bir yaşama mahkum oldu. Beş minik kardeş İlknur, Günnur, Derya, Metin ve Recep hayatta yapayalnız kalmışlardı. Kimseleri de yoktu kendilerinden başka... Onlar da birbirlerine kenetlenerek, yaşama tutundular.
OTALİHSİZ OLAY Aradan 12 yıl geçti ve tam da acı günler geride kaldı derken, kardeş sevgisinin bir mucizeye nasıl dönüştüğünü gösteren o talihsiz olayla karşılaştılar. 23 yaşındaki Derya Elibol, 1999 yılında ablası Günnur ile birlikte Bahçelievler'deki bir tekstil atölyesinde çalışmaya başladı. 26 Ocak günü arkadaşı Burcu ve patronu Gazi Yüce ile yemeğe gitti. Gece yarısına doğru telefonla evi arayan Derya, yarım saat sonra geleceğini söyledi. Ancak, aradan bir saat geçmesine rağmen gelmedi. Kardeşler, merakla pencerede Derya'nın yolunu gözlerken çalan telefon, acı haberi verdi: Derya, trafik kazası geçirmişti ve Vakıf Gureba Hastanesi'ndeydi.
CİĞERLERİ PARÇALANDI Günnur ve Recep hemen hastaneye gitti. Derya komadaydı. Vücudunun tüm kemikleri kırılmış, yüzü paramparça olmuş ve ciğerleri parçalanmıştı. Yaşam, Elibol kardeşlerin karşısına yine acımasız yüzüyle çıkmıştı. Derya sevk edildiği Sultan Hospital'da tam 3.5 ay Azrail'e direndi. Defalarca duran kalbi, elektroşoklar sayesinde çalıştırılan Derya'nın ablaları Günnur ile İlknur, hastane kapısından bir dakika olsun ayrılmadı. Artık doktorlar, "Umut yok" diyordu. Ama Elibol kardeşler ne yapıp edip kardeşlerini yaşatmaya kararlıydı. İlk iş olarak Derya'yı hastaneden çıkardılar. Günnur işten ayrıldı ve makineye bağlı yaşayan kardeşinin bakımını üstlendi. İlknur, Recep ve Metin ise her işe koşuyordu. Derya'nın günde iki kez boğazını temizliyor, yemek yiyemediği için burnundan ilaçlarla besliyorlardı. Derya ağlıyor, inliyor, nefes alamıyordu. Hatta bazı geceler komaya giriyor ve hastanelerde son nefesinde yaşama döndürülüyordu.
SONUNDA 'ABLA' DEDİ Tam sekiz koca ay geçti. Ve kardeşlerinin sevgisine Derya sonunda gereken yanıtı verdi. Önce ciğerlerindeki iltihap kurudu ve kendi kendine nefes almaya başladı. Sonra da ablası Günnur'un doktorlardan gördüğü hareketleri kendisine uygulatmasıyla ayak ve kollarını hareket ettirmeye başladı. İnlemelerinin yerini ise yarım yamalak söylediği kelimeler aldı. En önemlisi ise artık 'abla' diye seslenebiliyordu. Derya hâlâ yatağında tamamen iyileşeceği günü bekliyor. Çenesindeki kırıklar nedeniyle burnundan beslenen Derya'nın çene ile yüzünden ameliyat olması gerekiyor.
ZEYNEP İŞMAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|