| |
|
|
Hıncal Uluç haklı!
Hıncal Uluç, öyle zamanlarda öyle görüşler ortaya koyuyor ki, "Helal olsun" demekten kendinizi alamıyorsunuz. Fatih Terim'in tepesinde yoğunlaşan kara bulutları tamamen ortadan kaldıramasa bile, bir gerçekliği dürüstçe dile getirmesi anlamında "Terim değil, Başkan Canaydın gitmelidir" görüşüne bütün kalbimle katıldım Hıncal ağabeyin... Bu düşünce doğru... Galatasaray, Türkiye'yi aşmış, Avrupa çapında bir marka haline gelmişti. Dünya futbol liginde ilk sıralara oturmuştu. Sonra ne oldu? Ne oldu da, kulüp pike yapmaya başladı? Kim bunun sorumlusu? Tek başına Fatih Terim mi? Terim'in kimi tutum ve davranışları, tepki çekiyordu, evet. Bir bakıma, başarıya hasret Türkiye tarafından, belli belirsiz tuzaklara da sürüklenmişti geçmişte. İşadamlarına, dolar karşılığı "lecture" verecek bir "sanal taht"a oturtulması bunlardan biriydi. Kuşaklardan gelen birikim ve eğitim almış işadamlarının, Terim'den öğrenecekleri ne olabilirdi? Belli ki, sadece "Medyatizm" mekanizması işletiliyordu. Terim, yüceltildikçe yüceltildi bir zaman, şimdi de ipi çekiliyor. Katıksız entrikacılık! Halbuki, marka'nın değer kaybından birinci derecede sorumlu olanlar, yöneticilerdir. Başta da Canaydın! Problemi tersinden düşünün: 1-Fatih Terim, Galatasaray'a, başarı grafiğinin zirvesindeyken değil zaten düşüşe geçtiğinde gelmişti. Başarabilirse, zaten imparatordu, imparatorluğu devam edecekti. Ama başaramazsa, "günah keçisi" olacaktı. Başarması da zaten zordu. 2-Bu durumda, Terim'in gönderilmesi, neyi "iyiye doğru götürecektir?" 3-Başkan Canaydın, hangi "müsterih duygularla" koltuğunda oturmaya devam edecektir? Terim'in "Ben gidiyorum" demesine saygı duyulur. Ama sorun oymuş gibi gönderilmesine saygı duyulamaz.
|