| |
|
|
Parma günlüğü
Maçtan bir gün önce Parma yönetimi "Gençlerbirliği onuruna" yemek verdi. Ama yemekte "Parma başkanı" yoktu. "Başkanlık, kulüp yönetimi" kayyumdaydı. Yemeğe Parma adına "Genel Sekreter, bir yönetici ve bir de avukat" gelmişti. - Sayın Parmalılar... Başkanınız nerede? - Maalesef yemekte bulunamayacak... Kendileri, Parma'yı bu yüksek noktaya getirdiler... Hizmetlerini unutamayız... Ama şu anda hapiste bulunuyor.
*** Parma kulübünün başkanı, meşhur "Parmalat skandalının" kahramanı. Hapiste yattığından "sahibi olduğu kulübün maçını cezaevindeki TV'den" seyretmek zorunda kaldı. - Sayın Parma yöneticileri... Başkanınızla ilgili skandala kulübün adı neden karıştı? - Kulübün yedi buçuk milyon eurosunu zimmetine geçirdiği için.
*** Bir Parma yöneticisi, Cavcav'a "kulübünüzün adı nasıldı?.. Söylemeye alışamadık... Genj... Leğr... Biyr... Ligi... Miydi" diye sorunca... Cavcav'ın yanıtı: - İngiliz Blackburn ile Portekiz Sporting Lizbon'un yöneticileri de, bizim adımızı tam söyleyemiyorlardı... Maçtan sonra öğrendiler... Siz de maçın bitiş düdüğü ile öğrenirsiniz.
*** Maç sabahı kahvaltıda Cavcav yanımıza geldi: - Gece uyuyamadım... Sürekli rüya gördüm. - Hayırdır... Ne rüyası? - İnanmayacaksın ama rüyamda büyük Atatürk'ü gördüm. Cavcav, maç günü "gergindi." "Biraz rahat ol" dedik. "Olamıyorum" diye konuştu: - Hep sol gözüm seğiriyor... Sol gözümün seğirmesi aslında iyiye işaret.
*** 90 dakika doldu, "artı 3 dakika" da... Hakem "bitiş düdüğünü" çaldı. Cavcav bir yandan "Atatürk'ün çocukları" diye futbolculara bağırıyor, bir yandan da gözyaşlarını siliyordu. "Göz göze" geldiğimizde güldü: - Sol gözümüzdeki seğirme birden geçti.
|