Ankara'nın NATO beklentisi
Dışişleri Bakanlığı, bir süredir şu sorunun yanıtını arıyor: "Temmuzda Bağdat yeni yönetimini oluşturduktan ve Paul Bremer de görevini devrettikten sonra, NATO Irak'ta görev üstlenebilir mi?" Ankara'nın isteği NATO'nun bu görevi üstlenmesi yönünde. Nitekim Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, üç gün önce Irak'a Komşu Ülkeler Dışişleri Bakanları toplantısına giderken, cümle arasında bu talebini dile getirdi. Gül aslında bu talebini aralık ayında Brüksel'de yapılan AB zirvesi sırasında da gündeme getirmişti. Dışişleri Bakanlığı'nın beklentisi ise NATO'nun Irak'a BM tarafından davet edilmesi şeklinde. Bunun için de Irak'a uzak kalan BM'nin doğrudan sorumluluk üstlenmesi isteniyor. Kuveyt'teki toplantıda da ilk kez BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Irak Özel Temsilcisi Lahdar Brahimi'nin gözlemci sıfatıyla katılmış olması ve bundan sonraki toplantılarda da bulunması kararı Ankara'yı memnun etti. Gül, memnuniyeti şu sözlerle kayda geçirdi: "BM'nin bu toplantılara katılması komşu ülkelerin Irak'a yapacağı katkıları da olumlu yönde etkileyecektir." Ankara bununla birlikte, Irak'a komşu ülkelerin bakanları düzeyinde BM'de danışmanlar grubu oluşturulması talebini de masaya getirdi. Bu talep her ne kadar, "Bundan sonra Irak'a komşu ülkeler toplantısının sona erdirilmesini" isteyen Kuveyt tarafından sıcak karşılanmasa da diğer komşuların desteği ile olumlu bulundu. Yansıyan haberlere bakıldığında, Kuveyt toplantısında Ankara'nın ağırlığı ortaya çıktı. NATO girer mi? Ankara, komşu ülkeler ve Arap Birliği içinde toplantıya katılan Mısır'ın da desteği sonucu NATO'nun Irak'a gelmesine olumlu bakan bir cephe oluşturmuş bulunuyor. Şimdi temmuzda ortaya çıkacak Irak yeni yönetiminin, BM'den NATO'yu davet etmesini istemesi bekleniyor. Washington'dan gelen haberlere de bakıldığında, aslında ABD de NATO'nun görev almasına soğuk yaklaşmıyor. NATO Genel Sekreteri'nin, yöneltilen bir soruya yanıt verirken, "Irak'ta yeni hükümet kurulup böyle bir taleple geldiğinde bakarız" yaklaşımının altı da Ankara tarafından çiziliyor. Ayrıca, öteden beri ABD'nin Irak'a operasyona karşı çıkan ve tepki gösteren Fransa ve Almanya'nın da NATO formülüne olumlu yanıt verebileceği belirtiliyor. Temmuza kadar beş aylık bir sürenin olduğu, bu zaman içinde farklı durumların da ortaya çıkabileceği belirtilse de Ankara, sonuçta NATO'nun da Irak'a gireceği konusundaki beklentisini kararlılıkla koruyor. Her gelen girmez Türkiye'nin NATO konusundaki ısrarlı tutumunun gerisinde yatan nedene gelince.. Ankara, Ortadoğu'daki karmaşanın kısa sürede son bulmasını beklemiyor. Her kargaşa döneminde bir başka süper gücün gelip bölgeye müdahale eder durumda kalmasının da ileride daha büyük sıkıntıları, hatta çatışmaları da beraberinde taşıyacağını görüyor. Bunun için "aktif acil müdahale gücü" niteliğine de dönüşmüş bir NATO gücünün bölgede bulunmasının birçok sorunun çözümüne de katkı sağlayacağına inanıyor. NATO'nun Ortadoğu'da da Balkanlar'daki gibi üstlendiği görevle barışı tesis edeceğine de inanılıyor. Ankara'yı yarın ziyaret edecek NATO Genel Sekreteri ile yapılacak görüşmelerde de bu konunun ağırlıkla gündeme geleceği bildiriliyor. Ankara'nın bir diğer beklentisi de haziranda İstanbul'da yapılacak NATO Zirvesi. Bu zirveden de benzer bir sonucun alınması halinde, Ankara'nın bölgedeki pozisyonunun çok daha etkin olacağı da vurgulanıyor. Bugünkü gelişmelere bakıldığında, Suriye'nin Irak konusunda Türkiye ile birlikte hareketi, İran'ın da olumlu bir yaklaşım göstermesi bölgenin NATO'nun gelmesinden memnun kalacağını da gösteriyor. Ancak Ankara'nın önünde en büyük sıkıntı, bu ay sonunda taslağı ortaya çıkacak olan Irak Anayasası. Her ne kadar Irak'ın etnik bir federasyona bölünmeyeceği ABD tarafından da dile getirilmiş olsa bile bütün bu gelişmelerin nereye varacağı bu ayın sonunda netleşecek.
|